Hüsamettin Tat

Hüsamettin Tat

18 Mart 2024 Pazartesi

DENİZLİ İÇİN

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Âşıklar, Ozanlar Türkü söyler. Şairler şiirleriyle dile getirir bulundukları şehirleri. Denizli içinde türküler vardır, dalga dalga yayılır memleketin her köşesinde, dağlarında, ovalarında, sevenlerin sevdalıların ağzında.

Şiirler söyler şairler Denizli için. Antolojilerde toplanır, şiir kitaplarının sayfalarında yer alır. Zaman zaman şairlerin etkinliklerinde sahnelerde dile gelir. Şairler yaşadığımız kent için, Denizli için söylerler şiirlerini.

Bu köşemde bu hafta Denizli için yazılmış, üç şairden üç şiiri siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

İlk şiir 29.09.1999 tarihinde yazdığım Denizli isimli şiir. (Sarıydı Dünyanın Yarısı-2003)

“ Sana geldim Denizli

Senin kollarına atıldım

Hayat yollarında adım adım

Yıllardır dönen çarkında

Hayli zaman geçti Denizli

Sokaklarını aşındırdım

Bazen tek, bazen kalabalığına katıldım

Müthişsin Denizli

Kimleri konuk etmiyorsun bağrında

Senin sokakların adım adım

Büyükşehir ol Denizli

Ben bunu senin kollarında aradım.”

Denizli Lisesinde öğretmenlik yapmış Şair Tolga demiş ki Denizli için;

“Söğütler dereler, iğneli bağlar

Yaban orman olur girilmeyince

İncilipınar’ın suyumu çağlar

Seninle varılıp serilmeyince..

         …

Islanmaz kanadı yağmurdan kıştan

Taşı pamuktandır, pamuğu taştan

Geç Babadağ’ından, İlyas dağına

Gönül gökten göz at Cennet bağına

Öteki dünya da kalmasın gizli

Şehirler içinde inci Denizli”

Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun hassas ruhu Denizli pazarına takılı kalmış.

“Al gözüm seyreyle Denizli pazarını

Bursa’da, Gönen’de, Çorum’da

Artvin’de görmedim benzerini

Pazar dediğin böyle kurulur

Şehrin ortasında allı pullu

Akla hayale gelmeyen şeyler koyun koyuna

Dünümüz, bugünümüz, yarınımız

Kırmızıbiberinden tut, Kırmızıbiberine kadar

Çalısı, çırpısı, bakracı balıyla

Devamını Oku

SİPSİNİN SESİ RAMAZAN MERCAN

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yorgun argın bir Cuma gününün ardından evime gelip istirahate çekildiğim bir zamanda, sosyal medyada dolaşırken yakınlarından birisinin medya haberine göre “sipsi ile nam yapmış dayım Ramazan Mercan vefat etmiştir” diye paylaşılan haberi okuduktan sonra çok üzüldüm. Kendisine rahmetler diledim. Yıllar önce Denizli Bizimiller Radyosunda onunla yaptığım bir program aklıma geldi sizinle paylaşmak istedim.

Ramazan Mercan çocukluk ve gençliğini Afyon ili, Başmakçı ilçesi Hırka köyünde çiftçilik ve çobanlık yaparak geçirmişti. Belirli bir yaşa geldikten sonra, çobanlık yaptığı zamanlarda kaval çalmasını öğrenen Mercan daha sonra sipsi yaparak ve çalarak festivallerde, deve güreşlerinde, fuarlarda halkın toplu olduğu yerlerde, Denizli caddelerinde boynunda sarı Yörük dastarı, başında fötr şapkası ellerinde bir sürü tesbihler ve ceplerinde ise yaptığı sipsileri satmak adına dolaşırken çaldığı sipsilerle ortalığa renk katan birisiydi.

Yanılmıyorsam 1997-2000li yıllarda Denizli Bizimiller Radyosunda “Kültürümüzden Esintiler” programını yapıyordum. Programımda her konuya yer verirken her konuda o konuyla ilgili konuklar alıyordum. Haftanın birinde “Çobanlık” konusunu ele aldım çoban kimdir, çobanın malzemeleri nelerdir, çoban koyunları nasıl güder v.b soruları sormak için Ramazan Mercan abiyi konuk ettim. Kendine has bir duruşu ve kendine münhasır bir konuşmayla bana çobanlık hakkında detaylı bilgiler vermişti. İşin enteresan tarafı o konuk olduğunda çobanlıkla ilgili alet edevatları yanında getirmiş, yapacağı programa çok yönlü bakmaktaydı. Mesela çobanın vazgeçilmez edevatlarında birisi kavaldır, kaval nerde çalınır koyunlar yayılırken, koyun güderken. O kavalı çalarken bende getirdiği çanlarla ona eşlik ederek radyo programında koyun güder gibi bir ortam yaratıyorduk ki dinleyicilerden çok güzel olumlu tepkiler almıştık.

Zaman zaman Yaz-Ar-Bir’in yaptığı etkinliklere konuk olarak çağırdım ve şiirlerin arkasında fon müziği olarak kaval çalmış lığı bile olmuştu.

Vefat haberini alınca çok üzüldüm. Anılar ve görüntüleri bir bir gözümün önünden geçti. Kendine münhasır bir duruşu, bir konuşması vardı, beni her gördüğünde “yeğenim Hüsamettin nasılsın beni bir daha radyoda konuk etmeyecek misin?” diye sorar konuk olduğu programdan özenle bahsederdi. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun

Seni hiç unutmayacağım sipsinin sesi Ramazan Mercan.

Devamını Oku

OYMAPINAR BARAJI

OYMAPINAR BARAJI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antalya, Manavgat Kent Müzesini gezip, belirli bilgiler aldıktan sonra gezi otobüsümüze binerek Oymapınar Barajına doğru yola çıktık.

Bahçe ve yeşillikler arasından ve bazı köylerden geçerek, Oymapınar Barajına doğru yol aldık. Belirli bir yerden sonra yolumuz yokuşa ve çok kıvrımlı uçurumlu bölgelerden geçerek Oymapınar Barajına ulaştık. Oymapınar Barajı dağların arkasında, Manavgat ırmağı üzerinde kurulan iki barajdan daha kuzeyde konumlanması olan Oymapınar Barajı, Manavgat İlçesine 18 km mesafede yer alıyor. Seydişehir aleminyum fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan baraj, 1984 yılından bu yana faaliyet gösteriyor.

Beton kemer tipi olan baraj, 575.000 m3  gövde hacmi, 360 metre uzunlugu ve 185 metre yüksekliği ile Türkiyenin en büyük barajlarından biri sayılıyor. Dar bir vadide kurulan baraj, son derece heybetli ve etkileyici görünümüyle, bir mühendislik harikası olarak nitelendiriliyor.

Manavgat tarafından gidildiğinde, tüm görkemiyle ziyaretçilerini karşılayan barajın sağ tarafından, baraj gölüne ulaşılıyor. Daha yukarıda ise dağa oyulan bir tünel mevcut. Tünel çıkışında baraj gölünü ve gövdesini, seyredebileceğiniz seyir terası bulunuyor. Burada zümrüt yeşiline çalan suyu ve tüm cömertliği ile bir görünüm oluşmaktadır.

180 Metrelik bir uçurumun dibinde, dik kayaların ve dar bir vadinin içinde derinliği 100 metreyi bulan baraj gölü, heyecan verici görüntüsü ile her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Oymapınar Baraj Gölü’nde, gezi tekneleriyle, yeşil kanyon turları düzenlenmekte. Yeşilliklerle çevrili, oldukça sakin, huzurlu bir atmosfere sahip kanyonda, gölün berrak sularını ve Toros Dağlarının muhteşem doğal güzelliklerini, göl manzarası eşliğinde keşfederken, çeşitli balıkları ve çevrede yaşayan canlıları görmek mümkün. Özellikle turizm sezonunda doğa tutkunlarını ağırlayan barajın ortasında, dünyanın en uzun yer altı nehri olan Dumanlı kaynağı da bulunuyor.

Turizm potansiyeli oldukça yüksek olan bölgede ayrıca jeomorfoloji, botanik ornitoloji, dağ bisikleti, jeep safari, ağro turizm ve su sporları turizmi gibi farklı alanlarda turizm faaliyetleri yapıldığında gözlenilmekte.

Daha doğrusu Manavgat’da gezilecek ve görülecek yerlerden birisi de Oymapınar Barajı.

Devamını Oku

KARDEŞLER GÜNÜ

KARDEŞLER GÜNÜ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün 10 Nisan Polis Teşkilatının kuruluş günü ve kardeşlik günü. Polis Teşkilatının Kuruluş Günü ve Kardeşlik Günü kutlu olsun.

Kardeşler arasında özel bağı geliştirmek ve güçlendirmek adına her yıl 10 Nisan’da kardeşler günü kutlanılmaktadır. Kardeşlerimiz bizim en iyi dostlarımız ya da en kötü düşmanlarımızdır. Kardeşler iyi oldukları kadar, ölüm hak miras helal olmasına rağmen zaman zaman miras paylaşımlarında, ya da diğer çıkar ilişkilerinde kırgınlıklar ve darğınlıklar olmaktadır. Bu kırgınlıklar ve darğınlıklar öyle boyuta varmaktadır ki kötü bir düşmanlığa kadar gitmektedir. Bu konuda bir Atasözümüz bile vardır. “ Düşmanım yok diye sevinme, ananda mı doğurmadı?” diyerek kardeş düşmanlığını anlatmaktadır.

Bazen kardeşler arasında en büyük rekabetler olup, en güçlü teşvikimizi sağlar ve ya en utanç verici anıların yaşanmasına sebep olurlar.

Kardeş anne veya babadan en az birinin ortak olduğu kişilerin birbirlerine göre durumlarının ismidir. Kardeşler iyi anlaştıkları zaman, bizlerin en iyi arkadaşları olarak görülmektedir. Arkadaşlarımız vardır ama en iyi arkadaşlarımız kardeşlerimizdir.

İster büyük, ister küçük bir kardeşimiz olsun, karşılaşacakları sonuçlar ne olursa olsun onlar her zaman sizin yanınızda olacaklardır.

Bizler bir erkek, dört kız kardeş olarak birbirimize karşı sorumluluklarımızı bilip yerine getirdiğimizden hiç bir zaman aramızda kırgınlık ve darğınlık olmamıştır. Anne ve babamızı kaybettikten sonra, birbirimize destek olarak bize bırakılan mal varlığını sessiz, sakin, saygı çerçevesinde paylaştığımızdan bazı dostlarımız ve akrabalarımız sesimizin çıkmamasından memnun kalmış olacaklar ki; “mal paylaşımı yapmışsınız, hiç sesiniz soluğunuz duyulmadı” gibilerinden sevinç ya da üzüntülerini belirtmişlerdir.

Diğer taraftan baktığımız zaman mal paylaşımlarında sesi soluğu gür çıkanlar miras yüzünden yıllarca mahkeme kapılarında sürünerek o mirası bırakıp giden anne ve babalarını mezarlarında dahi rahat yatırmamaktadırlar. O yüzden bir daha gelmeyeceğimiz dünya ve malı için birbirimizi kırmaya ve düşman olmaya hiç gerek yok diye düşünenlerdenim.

Ben kardeşlerimden memnunum, onlarında benden memnun olduklarını ummaktayım.

Kardeşlerimiz bize anne ve babalarımızdan kalan en büyük mirasımızdır. Onlar hayatımızın vazgeçilmez büyük parçasıdır. Bu yüzden onları her On Nisan ulusal kardeşler gününde kutlayalım, kutluyoruz.

Kardeşler günü 1998 yılındandan beri kutlanılmaktadır. Kardeşler günü, Anneler günü, Babalar günü gibi neşeli bir gün anlamına gelsede bu günün oluşması bir trajediden ilham alınmıştır.

New York’lu kadın Claudia Evart, 1990’ların ortalarında küçük yaşta erkek kardeşi Alan ve kız kardeşi Lisette’yi kaybettikten sonra Kardeşler Günü Vakfı’nı kurmak için girişimlere başladı.

1995 yılında kardeşler arasındaki özel bağı tanımak, onurlandırmak ve kutlamak için kardeşler gününü oluşturdu. Claudia Evart, 1997’de kardeşler Günü Vakfını kurdu ve vakıf 1999’da kar amacı gütmeyen bir statü kazandı.

Kardeşler Günümüz kutlu olsun.

Devamını Oku

KİTABIN ÖNEMİ VE YAZARLIK

KİTABIN ÖNEMİ VE YAZARLIK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kütüphanler Haftası 27 Mart Pazartesi- 2 Nisan Pazar arası olarak kutlanacaktır. Öyle sanıyorum ki kitabın önemi, okumanın önemi, kütüphanelerin önemi hafta boyunca yetkililerce anlatılacaktır. Belki de paneller, konuşmalar, okumalar etkinlik boyunca olacaktır diye düşünüyorum.

Aslında insanoğlu için, özellikle okumayı sevenler için kitaplar çok önemlidir. Kitaplar dostur, kitaplar arkadaştır, kitaplar yoldaştır, kitaplar aydınlık bir yoldur. Maalesef ülkemizde okuma oranı çok düşük olmasına rağmen, okumaya önem veren, kitaplara değer veren insanları gördükçe, insan geleceğe yönelik umutlanmadan edemiyor.

Okumanın yanında kıt kanaat imkanlarla yazmaya çalışanlara ne demeli. Kağıtın dolarla alındığı, kitap maliyetlerinin zirve yaptığı şu zamanda çoluğunun, çocuğunun rızkından keserek, emek ve zaman harcayarak yazdığı kitabı çıkartmaya çalışan, okuyucularla buluşturma çabasına giren dostları canı gönülden kutlamalıyız. Çünkü onlar okudukları gibi edindikleri bilgileri okuyucularla paylaşmak ve bu fani hayata bir eser bırakma çabasındalar. Ne yazık ki devir öyle bir devir oldu ki pahalılıktan ne okuyucu bir kitap alıp okuyabiliyor, ne de yazar gönlünce bir kitap çıkartabiliyor. O zaman devreye kütüphaneler giriyor. Okumak isteyen okuyuculara kitaplar sunarak okumalarını sağlıyor.

Yukarıda da söylediğim gibi kitap önemle, yazmak daha önemli aslında. Devlet yerel yazarların ellerinden tutarak onlara maddi ve manevi destek olmalı, yazdıkları kitapları satın alarak, kütüphanelere koyarak, okullara dağıtarak destek olmalı ki yazmak için kendini zorlayan yazar üretime yazmaya devam edebilmeli.

Maalesef yerel yazarlar kıt kanaat imkanlarla üretmeye devam ediyorlar. Ürettikleri kitaplarda imza günü ve senede bir kez yapılan fuarlar haricinde ellerinde kalarak umutlarını yitiriyorlar.

Diğer taraftan bazı yayınevleri yazdıklarınızı biz yayınlayalım diyerek yerel yazarların ellerinden 3 bin- 5bin lirayı alarak, onlara 20-30 göstermelik kitap göndererek, Türkiye çapında seni tanıtacağım diyerek kıytırık bir iki reklam gerisi yok. Yazar ise “Benim kitaplarım Türkiye çapında satılıyor” diye heyecan duyup kendi kendini avuturken 3 bin liraya aldığı 30 kitapla avunuyor satış olmadığı gibi (oluyorsa da fark etmiyor) telif hakkı hiç bir zaman verilmiyor. Yazar kendi kitabını kendisi tanesini 100 lira gibi ücretle aldığı ile kalıyor.

Evet sevgili dostlar; kitap önemli, yazar değerli ama çalışması, emeği yok pahasına heder olup gidiyor. Elinize alıp okuduğunuz o kitaplar ne emekle, ne sıkıntılarla yazıldığını sakın unutmayın.

Özellikle yerel yazarların kitaplarını alın, okuyun, yerel yazarlara destek olun. Onlar sizlerin aranızdan çıkan arkadaşlarınız, dostlarınız kimbilir belki de akrabalarınız.

Bol okumalı günleriniz olsun, Kütüphanler haftanız kutlu olsun.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.