DEVRİM ALKAYA

DEVRİM ALKAYA

16 Nisan 2024 Salı

MUTLULUĞUN RESMİ ÇÖREK DERME GELENEĞİ

MUTLULUĞUN RESMİ ÇÖREK DERME GELENEĞİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Denizli için hep diyorum Denizli muhteşem bir tarihe sahiptir. Gezdikçe tanınır, tanıdıkça sevilir diye. Ve Denizli’mizin çok güzel adetleri, gelenekleri var. Bunlardan birisi de “çörek derme” geleneği. Çörek derme ne demek bilmeyenler için anlatayım.

Denizli’de her yıl çeşitli köylerde Ramazan ve Kurban Bayramı arifelerinde asırlardır mahalle sokaklarında ‘Çörek Derme’ etkinliği düzenlenir. 7’den 70’e her kuşağın katıldığı bu etkinlikle, çocuklara çörek adı verilen atıştırmalık yiyecekler dağıtılır. Bu yıl Serinhisar ilçemize bağlı Yüreğil mahallemizin Çörek Derme etkinliğinden bir davet aldım. Fotoğraf sanatçısı Mustafa Dağ ile birlikte Yüreğil’e giderek etkinliği kayda aldık. Arefe günü sabah 8: 30 gibi köye vardık. Köy hareketlenmeye başlamıştı. Tüm çocukların heyecanı gözlerinden okunuyordu. Çocuklar sıraya geçmeye başlamışlardı. Çocukların elinde kocaman bez torbalar, keseler var, yürekleri kıpır kıpır olsa da sakince bekliyorlardı.

Neyi bekliyorlar diye sordum. Önce dua edilmesi gerekiyormuş. Duada bayram kutlandı, dilekler söylendi, Yaradana şükür edildi ve herkes gönülden duaya katıldı. Dua sonrası her evin önünde kurulan masaların, taburelerin üzerinde kocaman kutular, sepetler var. Kutuların içi çocukların hoşuma gidecek kek, şekerleme, çikolata dolu. Sırası gelen her çocuğun torbasına avuç avuç koyuluyor. Torba doldukça çocuklarda görülen sevinç görmeye değer. Köyün her evi bu geleneğe katılmış durumda. Tüm çocuklar köyü baştan sona adım adım çörek adı verilen şekerlemelerden toplayarak geziyor. Çocukların mutluluk çığlıkları yeri göğü tutmuş durumda. Çocuklar mutlu olunca anne, babalar, dedeler, neneler mutlu. Çocuklar mutlu olunca toplum mutlu ve sağlıklı.  Yüregil köyünde gerçekten çok mutlu zamanlar geçirdim. Ortamdaki mutluluk herkesi sarıyor. Köydeki herkesin yüzü gülüyor. Bu mutluluğa çevre köylerden de katılım var. Onlarda bu mutluluğa ortak olmaya gelmişler.

Anadolu’nun tüm güzelliklerini içinde barındıran Yüreğil köyünü, Yüreğil vakfını, köyün muhtarını kısaca tüm köy halkı tebriği hak ediyor. Kültür ve eğitim seviyesi en yüksek köylerimizden birisi Yüreğil. Hangi kapıyı çalsak bizi bir öğretmen bir mühendis bir doktor bir profesör bizi karşıladı. Köy çocuklarının bu başarısı bir Cumhuriyet mucizesidir. Foto Ayfa Mustafa Dağ’ in kamerası ve benim etkinliği, köyü anlatımla bir Yüreğil anı programı ortaya çıktı. Tüm köy halkı ve çocuklar ile sohbet ettik, kayda aldık. You-Tube kanalımızda etkinliği yayınladık. Denizli’nin güzelliklerini yazmaya, ekranlardan anlatmaya her yönüyle tanıtmaya devam edeceğiz. Güzel kentimiz ve ülkemiz için çözüm önerileri sunacağız. Denizli’nin tanıtımına katkı vermeye ediyoruz. Denizli’nin güzel insanlarına selam olsun.

Devamını Oku

ÇANAKKALE DESTANI

ÇANAKKALE DESTANI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Denizli muhteşem bir tarihe sahiptir serisinde bugün Çanakkale savaşında şehit olan Denizlili askerler var.

1. Dünya savaşının en kanlı yaşandığı yerlerden bir tanesidir Çanakkale. Tüm ülkede olduğu gibi kentimizin belleğinde de derin izler bırakmıştır. İlimizde Çanakkale şehitleri için her yerde bir iz bulmak mümkündür. Ancak en görkemli olanı Acıpayam ilçemiz Kelekçi beldemizde yapılan şehitler anıtıdır. Ülkemizde her yerde olduğu gibi Denizli’de de pek çok yerde 18 Mart’ta mevlitler okutulmakta, hayır yemekleri yapılarak şehitlerimiz anılmaktadır.

Çanakkale savaşları ile ilgili kaynaklarda farklı bilgiler var. Askeri kaynaklarda sadece cephede ölenler şehit kabul ediliyor. Osmanlı kaynaklarından derlenen rakamlarda ise muharebede şehit olanların sayısı 56 bin 643, sakat kalanlar 97 bin 7, kaybolanlar 11 bin 178 olarak veriliyor. Moorehad’ın ”Gelibolu” adlı eserine göre ise Çanakkale Savaşı’nda 251 bin 309 Türk askeri şehit oldu, bu sayının yüzde 20’den fazlasını cephede şehit düşenler oluşturuyor. Çanakkale Savaşları’nda en çok şehit veren ilin Bursa olduğu ifade ediliyor. Bursa’dan 3 bin 737 şehit verilmiş. Balıkesir’den 2 bin 779, Denizli’den 2 bin 514 şehit verilmişti.

Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin derlediği rakamlara göre ise Çanakkale Savaşı’nda Denizli Askerlik Şubesi’ne kayıtlı 2 bin 514 kişi şehit oldu. Şehitlerin ilçelere göre dağılımı ise şöyle: Acıpayam 247, Akköy 5, Babadağ 13, Baklan 43, Bekilli 53, Bozkurt 19, Buldan 197, Çal 342, Çameli 10, Çardak16, Çivril 280, Güney 65, Honaz 83, Kale 7, Serinhisar 53, Sarayköy 179, Tavas 399, Denizli Merkez Köyler 144, Denizli Merkez ilçe 389, toplam 2514.

Sayıların hiç önemi yok. Bu vatan için can veren tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Aşağıda fotoğrafını verdiğim Çanakkale şehitlerimizden bir askerimizin mektubu o günleri anlamak için önemli bir belge. Mektuba Acıpayam Dernekler Birliği Başkan yardımcısı Mustafa Ünal ulaşmış. Çanakkale şehitleri ile ilgili Pamukkale Üniversitesinin değerli çalışmaları var. Tarih bölümünden öğretim üyelerimizin araştırmaları çok değerli bilgiler sunuyor. Özellikle Dr. Veysi Akın’ın Çanakkale Savaşında Denizli kitabını anmak gerek. Bu vatanın değerini daha iyi anlamak için Çanakkale şehitliği mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Tüm şehitlerimize layık olmayı ve şehitlerimize rahmet dileyerek yazıyı sonlandırayım. Ruhları şad olsun.

Devamını Oku

TENGİZLİ DENİZLİ

TENGİZLİ DENİZLİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TV’ den veya sosyal medyadan izliyorum çoğunun elinde son sistem cep telefonu,  çoğunda bol para. Ama medeniyet ne paradır ne de teknolojidir.  Medeniyet başka bir şeydir. Tarihten bugüne damıtılarak adım adım gelir. Tıpkı Selçuklu’ dan bugüne bizlere geldiği gibi. Tarihi bağını koparan, köklerini unutan, bir şekilde kan bağını unutan medeniyetten uzaklaşıyor ve içler  acısı  duruma düşüyor. Genetik kodlarımız, derin kökler kanımızdan,  Türklüğümüzden, milliyetimizden gelir.  Biz Türk’üz. Türk doğduk. Türk öleceğiz. Türklüğünü unutan, önemsiz gören veya önem derecesini azaltan 40 yıl sonra ne hale düşer, oturup düşünmek gerekir.

Denizli ilimiz Anadolu’ da en uçta ilk Türkleşmeyi sağlayan, Selçuklu yapılarının hala var olduğu, Selçuklu kültürünün hala sürdüğü muhteşem bir tarihe sahip olan eşsiz kentimizdir. Bu düzlemde Denizli adının köklerine bakmak istiyorum biraz. Eski adı Donuzlu isi Denizli’ ye dönüştü teorisine kesinlikle katılmıyorum. Türkler domuz adını asla ağızlarına bile almazlar ki yaşadıklarını yere donuzlu veya domuzlu desinler  Denizli kelimesi başka bir yerden gelmiş olmalıdır. Ben derin köklere giderek Oğuz Atanın Tengiz ardındaki evladından bu isim geldiğini düşünüyorum. Oğuz Atanın 6 evladı var. Günhan, Ayhan, Yıldızhan, Gökhan, Dağhan ve Denizhan (Tengizhan). Tengizhan’in çocukları ise İğdir, Buğdüz, Yiva ve Kınık.

Denizli ilimize baktığımızda merkezde Kınıklı adli bir köyümüzün olduğu, diğer boylarında Denizli ilinde yaşadıkları ve ataları Tengizden dolayı yaşadıkları yere Tengizli demeleri kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum. Bölgede bir iç deniz ve gölün olması da bu ismin seçilmesini kolaylaştırmış, atalarının adları ve coğrafya ile uyumlu Tengizli – Dengizli adı verilmiş olmalıdır.

Denizli ilimiz insanı tarihinden bugüne vatanseverliği ile  bu topraklara olan borcunu ödemiştir. Anadolu’nun Türkleşmesinde Kazıkbeli savaşı ve Miryekefelon Savaşındaki başarısı, İzmir’in işgaliyle milli mücadele ateşinin yakıldığı, milli mücadeleye büyük lojistik desteğin sağlandığı, son dönemdeki terör olaylarında en çok şehit veren illerin başında gelmesi, ülkeye en çok vergi ödeyen illerin başında gelmesiyle artık çok daha fazla ilgiyi çekmeli, yatırımlardan faydalandırılmalıdır.

Pamukkale için, üniversite için, tren yolu için, kentsel yenileme için Denizli daha fazla ilgiyi hak etmektedir. Denizli tarihi birikimini kentte açılacak özel konulu müzeler ile ülke kültürüne, tarih bilincine katkı koymalıdır. Tarihi açıdan ikimiz eşsizdir.

Devamını Oku

DENİZLİ’NİN GİZLİ HAZİNESİ İLBADI MEZARLIĞI

DENİZLİ’NİN GİZLİ HAZİNESİ İLBADI MEZARLIĞI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bazı araştırmacıların Batı Anadolu’daki Ahlat diye adlandırdığı İlbadı mezarlığını her Denizli’ li bilir. Mutlaka büyük dedelerinin mezarı İlbadı mezarlığındadır. Ancak yeni adıyla İlbade Mezarlığının Ege bölgesinin en büyük ve en eski mezarlıklarından biri olduğunun çoğumuz farkında bile değildir.  Kent içinde tarihi bir hazine olan Mezarlığın tarihi 13. yüzyıldan itibaren başlamaktadır. İlbadı mezarlığı Kültür ve Turizm Bakanlığının koruduğu yerler arasındaki önemli bir sit alanıdır. Envanterinde bulunan taşların zenginliğinden dolayı Batı Anadolu’daki Ahlat olarak da tanımlanmaktadır.  Mezarlığı cenaze sahibi gibi değil de müsait bir zamanda eğer bir turist gibi gezerseniz bir açık hava müzesi gibi olduğunu göreceksiniz. Mezarlığın dört giriş kapısı vardır. Yapılan kazı çalışmalarıyla 8000 mezar taşının envanteri yapılmıştır. 2007 yılında başlayan restorasyon ve kazı çalışmaları Prof. Dr. Kadir PEKTAŞ tarafından yapılmıştır. İlbade Mezarlığı, Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin destek ve katkılarıyla bir kültürel sit alanına dönüştürülmüştür. Kadir PEKTAŞ Hocanın, “Denizli’de Türk Varlığının Kadim Tarihi” isimli kitap da İlbadı mezarlığındaki tarihi yapıları ele almıştır. Bu kitap Denizli Belediyesi kültür yayınları tarafından 2018 yılında bastırılmıştır. Dünyaca ünlü seyyah İbn-i Batuta 14. yüzyılda Denizli’de bulunan İlbadı Mezarlığı’ndan bahseder. Halkın bayramlarda kurbanlarını İlbadı da kesmekte olduğunu söyler.   Mezarlığın tarihi 13. yüzyıldan itibaren başlamaktadır. Tespit edilen en eski tarihli mezar taşı miladi 1240/hicri-637/638 tarihlidir. Bu taş Mehmet Nazıroğlu Murat Şaha aittir. İlbadı mezarlığında Roma ve Bizans dönemine ait devşirme mermer malzemelerde görülmektedir. Osmanlı dönemi mezar taşları çoğu yerde korunamazken İlbadı Mezarlığında Beylikler Döneminden kalma mezar taşları günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiştir. Bu mezarlıkta Germiyanoğulları, Selçuklular, Sahipataoğulları, İnançoğulları, Lâdik, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemine ait mezar taşları vardır. İlbadı mezarlığında görülmesi gereken önemli mekânlar şuralardır. Sahabe mezarı, Namazgâh, Fatma Yıldız Hanımın Mezarı, Seyit, Mevlevi, Alperen kabirleri, Selçuklu fatihi Mehmet Gazi’nin Türbesi, Beylikler, Selçuklu, Osmanlı Dönemi mezar taşları, Şeyh Şirvani Türbesi, Ali Kahya Türbesi, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin kabri, Demirci Mehmet Efe’nin öldürülen Efelerine karşı öldürdüğü 8 kişinin mezarı, Denizli’de Kuvay-i Milliye’nin kurucusu Miralay Tevfik Bey’de burada medfundur.

 ALİ KÂHYA TÜRBESİ

Türbede Şehir Kâhyası Ali Efendi medfundur. Türbe kırma bir çatıyla örtülüdür. Sade bir yapıdır. Mezar taşındaki kitabeden hareketle Miladi 1872/ Hicri 1288-1289 senesinde vefat etmiştir. Buz zat şehirdeki fakirlere yardımcı olmuştur. Denizli’de Kayalık Mahallesi civarında dergâhının olduğu bilinmektedir. Ali Kayha efendinin çocuklarının   adı bugün Alkaya soyadı ile yaşamaktadır. Size bir aile sırrı vereyim. Şehir kahyası (kethudası) Ali Kahya Efendi öz büyük dedemdir. Denizli ilimizin tarihine, türbelerine, kentimizin ahvaline olan ilgimin sebebi belki de şehir kahyası torunu olmamdır. Aziz ruhu şad olsun. Araştırmacı İbrahim Afadoglu’ nun yazdığı bir yazıda Derviş Ali Kahya ile ilgili bir rivayetten bahseder. Rivayet odur ki; alkolü bırakmak isteyen bir sarhoş, türbeye gelmiş Ali Kâhya Efendi’ye şahit tutarak “Bir daha içki içmeyeceğine dair” yemin etmiş. Ettiği yeminin üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen yeminini unutmuş ya da yeminini tutmamış. Yeniden içki içmeye ve kendine hakim olamayacak şekilde sarhoş olmaya başlamış. Yine içki içtiği ve sarhoş olduğu bir günün gecesinde Derviş Ali Kâhya Efendi rüyasına girmiş ve: “Sen, beni şahit tuttun, içmeyi bıraktın. Fakat yeminini tutmadın ve yeniden içmeye başladın, ben de senin şahitliğinden düştüm, yeminin kefaretini ödemelisin.” diye seslenmiş. Sarhoş gereğini yapmayınca Ali Kâhya Efendi birkaç gece daha aynı şekilde rüyasına girmeye devam etmiş. Bakmış ki; Derviş Ali Kâhya Efendi’den kurtuluş yoktur. Sarhoş bir gün gelmiş, türbede kurban kesmiş ve yemininin kefaretini ödemiş. Kurbanı kestiği günün gecesinde, sıcak bir tebessümle birlikte, nur deryası içerisinde görünen Derviş Ali Kâhya Efendi, rüyasında yeniden sarhoş adama ziyaret etmiş ve: “Tutmayacağın veya tutamayacağın sözler verme evladım.” demiş ve kaybolmuş. Sarhoş adam o günden sonra Derviş Ali Kâhya Efendi’nin türbesinin hizmetkârı olmuş. Her gün türbeye ziyarete gidip Ali Kâhya Efendi’ye dualar ederek ömrünü geçirmiş.

ŞEYH ŞİRVANİ TÜRBESİ

Mezarlıktaki bir diğer türbe Şeyh Şirvani Türbesi yakınında Mevlevi başlıklı mezar taşları vardır. Şeyh Şirvani Hazretleri Azerbaycan’ın Şirvan nahiyesinde doğmuştur. Rusların 19. yüzyılda Azerbaycan’ı işgal etmesinden sonra Amasya’ya gitmiştir. Bir süre sonra Denizli’ye gelmiştir. İlbadı Mezarlığında bulunan Şeyh Şirvani Hazretlerinin ikamet ettiği Musa mahallesinde tekkesi bulunmaktadır. Nakşibendi meşayihindendir. Türbenin iç kısmındaki batı duvarında yer alan kitabeye göre Şeyh Şirvani 1853 yılında vefat etmiştir. Orijinalinde kerpiçle inşa edilen türbe zamanla tahribata uğramıştır. Türbe 1960’lı yıllarda ve sonrasında yapılan tamiratlarla bugünkü halini almıştır. Şeyh Şirvani Türbesinin çevresinde; bu zatın ailesi, talebeleri ve dergâhının şeyhleri medfundur. Arvasiler ailesinin kabirleri de çokça ziyaret edilen mezarlardandır.

SAHABE MEZARI

İlbade mezarlığında sahabe mezarı da vardır. Sahabe mezarına giderken üstü kapalı alanda mezar taşları parçalarının birleştirildiği, alanı görüyoruz. Sahabe mezarı Denizli halkı arasında çokça uğranılan, saygı gösterilip ziyaret edilen kabirlerdendir. Sahabe mezarının olduğu alan bir duvar ile çevrelenmiştir. Kapıyı açarak sahabe mezarına giriş yapıyoruz. Mezar taşı hicri 97 tarihlidir. Hicri 97 tarihi o dönemde kısaltılarak yazılmış 1097 tarihi de olabilir. Mezar taşının yüzeyine sahabe yazmadığı için ve kesin bir şey söylenmeyebilir. Sahabeye ait olan taş Osmanlı Dönemi formuna benzemektedir.

BEYLİKLER DÖNEMİNDEN KALMA MEZAR TAŞLARI

Anadolu coğrafyasında Türk-İslam İzlerini taşıyan mekanlardan biri  İlbadı Mezarlığıdır.  Denizli’de Anadolu Selçuklular döneminde definlerin başladığı mezarlık, akabinde bölgede hâkimiyet kuran Sahipataoğulları, Germiyanoğulları, İnançoğulları Osmanlılar döneminde de kullanılmıştır. Buradaki bazı mezar taşları boyuna yatay uzanmaktadır. İlbade Mezarlığındaki bazı taşlarda, dilimli yuvarlak kemerli, sivri kemerli, bitki tepelikli, üçgen alınlıklı şahideler ile dikdörtgen ve üçgen prizmatik sandukalıdır. Şahidelerin genel olarak ön ve arka yüzleri kitabelidir. Kitabelerde mezarda yatan kişinin kimlik bilgisi ve ayetler yazmaktadır.Buradaki bazı mezar yapılarında taş ve ardıç ağacı kullanılmıştır. Bazı mezar taşlarının üstüne kuşların buğday yiyebilmesi için başlık kısımları düz olarak kesilmiştir. İlbade Mezarlığında dikkatimizi çeken mezarlardan biride tonozlu mezardır. Bu mezarlar oda şeklinde yapılmıştır. Ağız kısımları tuğlalar döşenmiştir. Osmanlıca harflerle yazılmış bir mezar taşının arka kısmında haç işareti vardır.

İLBADE NAMAZGÂHI

İlbadi mezarlığında iki tane namazgâh bulunmaktadır Orijinal halinde duvarla çevrili olan namazgâhın bazı kısımlar tahrip olmuştur. Namazgâh 50 metre genişliğinde olup dikdörtgen planlıdır. Duvar dokusu incelendiğinde namazgâhın 16. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Alanda yapılan kazılarda, mihrabın ön kısmında ahşap destekli bir çatı bulunmuştur. Denizli’yi fetheden kahraman komutan, Mehmet Gazi Türbesi  Anadolu Selçuklu dönemi eseridir.   Biraz yürüdükten sonra Bizans’a ağır zayiatlar veren Mehmet Gazinin medfun olduğu türbe mutlaka görülmelidir.  Mehmet Gazi Selçuklulara ait bir kervanın Laodikya’da yaşayan Bizanslılar tarafından soyulması üzerine Server Gazi ile beraber Laodikya ordusuyla savaşarak onları yenmiştir. Mehmet Gazi mağlup edilen orduyu takip ederken yaralanmış ve daha sonrasında ise bu yara dolayısıyla şehadete ermiştir. Selçuklu Devletinin uç beyi olan Mehmet Gazi Denizli’nin fethine katkıda bulunan alperenlerdendir. Türk İslam medeniyetinin Batı Anadolu’daki en eski eserlerden biri de Mehmet Gazi türbesidir. Buradaki çinilerden Selçuklu eseri olduğu anlaşılmaktadır. Bu Türbe, Denizli’deki Akhan Kervansarayı’ndan daha eski bir yapıdır. Mehmet Gazi türbesindeki sanduka Osmanlı dönemine aittir. Türbenin içindeki kitabe demir korkulukla çevrili kısmın içindedir. Kitabe günümüzde orijinalliğini korumaktadır. Türbe dikdörtgen planlı olup tonoz örtülüdür.

KADIN YİĞİT  BİR KOMUTAN: FATMA YILDIZ

İlbadı Mezarlığında yer alan  Haçlılara karşı savaşan Fatma Yıldız Hanım’ın mezarı da görülmelidir  Mezar Fatma Yıldız Hanım Kapısının giriş kısmındadır. Fatma Yıldız, Denizli Beylerinden birinin kızıdır. III. Haçlı seferleri sırasında Haçlılarla savaşmıştır. Halkı düşmana karşı örgütlemiştir.  Bu çarpışmalarda şehit düşmüştür. Kentimizin gizli zenginliği  13. Yüzyıla tarihlenen İlbade mezarlığını anlattım. . Günümüz de Osmanlı döneminden kalan mezar taşlarının kıymeti bilinmezken  İlbade Mezarlığında  Germiyanoğulları,Selçuklular, Sahipataoğulları, İnançoğulları, Lâdik beyliklerinin mezar taşları sağlam bir vaziyette günümüze ulaşmıştır. İlbadı mezarlığı, Denizli ile Batı Anadolu’nun Türk-İslam döneminden örnekler sunan Denizli’mizin gizli zenginliği olan ülkemizin en önemli mezarlık alanlarındandır.

Devamını Oku

KÖY ENSTİTÜLERİNİN IŞIĞI SÖNMEYECEK

KÖY ENSTİTÜLERİNİN IŞIĞI SÖNMEYECEK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi amacıyla açılan okullara verilen addır. Köy Enstitüsü projesi bütünüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından yönetilmiş bir programdır. Kuruluşundan bugüne 83 yıl geçmesine rağmen etkileri hala sürmektedir. Köy Enstitülerinin 83. kuruluş yıldönümü kentimizde yapılan etkinlikler ile anıldı. İlk olarak 15 Nisan Cumartesi günü Atatürkçü Düşünce Derneği Denizli Şubesinde köy enstitülü öğretmenler Ramazan Zeybek ve Yücel Güngör’ ün katıldığı söyleşi yapıldı. Koca çınarlar köy enstitüsü felsefesini ve o günleri dinleyicilere anlattılar.

İkinci etkinlik Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Denizli Temsilciliğinin öncülüğünde Eğitim İş, ÇYDD, Emekli Öğretmenler Derneği ile birlikte yapıldı. Etkinlikte Demandos Mandolin Grubu ve Anadolu Kadınları THM Topluluğu konser verdi.  Etkinlikte Köy Enstitülerini anlatan belgesel gösterimi katılımcılara duygulu anlar yaşattı. YKKED Denizli Temsilcisi Ayşegül Odabaşıoglu yaptığı konuşmada Köy Enstitülerinin ışığının hiç sönmeyeceğini, yeni nesil öğretmenler olarak o ışığı takip ettiklerini söyledi. Eğitim İş Sendikası Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan yaptığı konuşmada Köy Enstitülerinin kapatılması ile köylerdeki gelişmenin yavaşladığını söyledi. Köy Enstitülü öğretmenlerden Ramazan Zeybek ve Yücel Güngör’ e de söz verildi. Köy Enstitülü Koca çınarlar köy enstitüsü günlerini anlattılar. Katılımcıların duygulu anlar yaşadığı etkinlik köy enstitülü öğretmenlere, Demandos Mandolin Grubu kurucusu Ayşe Gedizlioglu ve Anadolu Kadınları THM Topluluğu şefi Kadriye Kaymak’ a çiçek sunulması ile sona erdi. O günleri andık ama günümüzde yapılacak çok iş var.  Köy okulları yanında öğretmen liseleri, kurumlara bağlı yatılı tarım, kadastro, demiryolu, meteoroloji meslek liseleri yeniden açılırsa Köy Enstitüleri ruhu yeniden canlanır.   Kırsal bölge çocuklarının elinden tutulur ise kırsal – kent dengesi yeniden kurulur. Köyden kente göç azalır. Tarımsal üretim çeşitliliği ve kalitesi artar.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.