Aynur ÖZKAN

Aynur ÖZKAN

19 Eylül 2023 Salı

MEİS ADASI-YUNANİSTAN       

MEİS ADASI-YUNANİSTAN       
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Meis Adası-Yunanistan Yazımla Merhabalar….                       

Antalya’nın ilçesi Kaş’a her gittiğimde Meis Adası’nı karşıdan görür, Kaş’a bu kadar yakın olan bu adayı görmek isterdim. Özellikle Kaş’ın Çukurbağ Yarımadası’ndan daha net görebilirsiniz. Kaş’ta gezerken telefonum arada Yunan operetörü olan Cosmote’ye bağlanırdı. Bu isteğimi gerçekleştirmek için sırt çantamı alıp Kaş’a gittim. Kaş Limanı’nda Meis Adası’na götüren, feribot bileti satan firmalar bulunuyor. Feribotlar, sabah saat 10 gibi kalkıyor.

Adada kalmayıp günübirlik gidip geleyim derseniz akşam saatlerinde Meis’ten kalkan feribotlarla da geri dönebilirsiniz. Kaş-Meis arası feribot yolculuğu yarım saat sürüyor. Adada bir de havaalanı bulunuyor. Meis Adası, Türkiye’ye en yakın Yunan Adası’dır. Bu kadar yakın olunca “bu ada bizde kalmalıydı” demeden geçemiyorsunuz. Ada,1552-1912 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış. 1.Dünya Savaşı’nda Fransa’nın, Lozan Antlaşması ile de İtalya’nın yönetimine geçmiş. 2.Dünya Savaşı sonrasında da 1948’de Oniki Adalar’la birlikte Yunanistan’a bağlanmış. Feribotla Meis Limanı’na yaklaşırken ilk dikkatimi çeken Osmanlı Camisi oldu. Bembeyaz mimarisiyle, kırmızı kubbesiyle halen ayakta ve de günümüze kadar zarar görmeden kalmayı başarmış. Cami, etnografya müzesi olarak ziyaret edilebiliyor.

Limana inince ilk olarak sahili dolaştım. Tablo gibi duran rengarenk evleriyle, şirin daracık tarihi sokaklarıyla, sahil boyu tavernalı balık lokantalarıyla huzur veren bir yer… Küçük bir ada olması sebebiyle adanın her yerinden denize girebiliyorsunuz. Ayrıca Meis’in kıyısında bulunan, küçük bir ada olan Aya Yorgi Adası’nda da güzel bir plaj bulunuyor. Adanın en ünlü güzelliği, Mavi Mağara’dır. Adayı ziyaret edenlerin mutlaka görmek istediği bir yerdir. Adanın limanından kalkan deniz taksi denilen teknelerle bu mağaraya giderek yüzme keyfi yaşayabiliyorsunuz. Saint Jean Şövalyeleri tarafından yapılan kale de görülecek yerler arasında. Kale, günbatımında kırmızı göründüğü için ismi “Kırmızı Kale” olarak kalmış. Benim ziyaret ettiğim diğer bir tarihi yapı da, M.Ö. 4.yy’dan kalan Kral Mezarı oldu. Meis Adası’nın resmi adı “Megisti”.

 Osmanlı dönemindeki ismi de Megisti geçiyor. Yerli halkı “Kastellorizo” ismini kullanıyor. İtalyanca’da “Kırmızı Kale” anlamına geliyormuş. Adanın geçim kaynağı az miktarda üzüm ve zeytin yetiştiriciliği. Ama en önemli geçim kaynakları sünger avcılığı. Değişik boyutlarda ve renklerde süngerleri burada görebilirsiniz. Bu süngerlerden hediyelik almak isterseniz, her dükkanda satılıyor. Bazı yerlerde Türk Lirası geçiyor. Yunanlıların en meşhur içeceği Ouzo rakısını burada da rahatlıkla bulmanız mümkün. Her sene Kaş-Meis arasında festival havasında ortak bir etkinlik düzenlenirmiş. Haziran ayında yapılan bu etkinlik, Kaş ile Meis arasında yüzme yarışları şeklinde yapılırmış.

Önemli bir hatırlatma yapayım. Pasaportunuzda KKTC girişi damganız varsa Yunanistan’a giriş yapamıyorsunuz. Bu durum bu adaya giriş için de geçerli. Meis Adası’na gitmek için schengen vizesi gerekiyor. Zaten vizesi olanlar ve yeşil pasaportlular için bir işlem gerekmiyor. Diğer Yunan Adaları; Meis, Rodos, Midilli, Samos adalarında olduğu gibi. Küçük bir ada olduğu için 1-2 gününüzü ayırmanız yeterli.

Bol gezili günleriniz olsun…

Yolunuz açık olsun…                         

İnstagram sayfam “Aynur’un Gezileri”

Devamını Oku

DENİZLİ’MİZDE YEREL BİLDİĞİMİZ AMA ASLINDA EVRENSEL BİR FOLK ROCK SANATÇIMIZ : HURŞİT TÜRKAY….

DENİZLİ’MİZDE YEREL BİLDİĞİMİZ AMA ASLINDA EVRENSEL BİR FOLK ROCK SANATÇIMIZ : HURŞİT TÜRKAY….
0

BEĞENDİM

ABONE OL

” TÖRÖK VİLAG – BİZ TÜRKÜZ “

Denizlili sanatçımız Hurşit Türkay’dan güzel haberler var !!! Farkettiniz mi bir haftadır özellikle ULUSAL KANAL TV’nin Ana haberine girdiğinizde kıpır kıpır muhteşem bir Hurşit Türkay şarkı klibi, fırtına gibi sosyal medyada dönüyor ve çok ilginç ki nakaratı Macarca… Çok da güzel, harika bir folk rock müziğiyle bir anda kulaklara yerleşiveriyor. Ve öğrendik ki bu klip, Macaristan Hun Türkleri Sitelerinde sürekli paylaşılıyor..

Denizli’li bir sanatçı olarak uluslararası şarkı yazıp da bu şekilde tanınan ve tutulabilen, Macar Hun Kurultayı’nın ortak söylenebilecek türküsünü kültür adına Macarca yazmayı düşünebilen sanatçımız takdire değer…Tebrikler Hurşit Türkay …

Ayrıca farkettik ki, Hurşit Türkay & Grup S.İ.S olarak Denizli’deki diğer müzisyenlerden farklı olarak tarzlarını yaratmaya çalışıyorlar ve oluyorlar da. Hazırı değil, kendi ürettiklerini ortaya koyarak çalıp söylüyorlar. Ki bu uğurda. Hem yerel hem de ulusal toplamda 30 ‘dan fazla klip şarkıları var. Barış Manço, Cem Moğollar misali hem yöresel  hem de ulusal milli kültürümüze yepyeni şarkılar, ezgiler kattıklarını görüyoruz.

Yöresel örnek olarak ; ” Kızılcabölük – Yaren Tavas – Buldan Derler ..Ve özellikle Denizli Memleket. vb… Ulusalda ise ; ” Kavakyelleri , Hadi Hadi Gari ..Kim Kime Dum Duma , Bilmelisin – Bir Hambat Efsanesi  Gül Sultan ” gibi… Sanırım Hurşit Türkay’ın çok önemli bir özelliği de yerelden öte, bir de ait olduğumuz Kadim Türk  Oğuz Avşar Yörük kültürümüze katkı koymaya çalışması…Örneğin özellikle  kadim Yörük yöremiz Yatağan ve Kızılhisar’ın ( Serinhisarlılar’ın ) çok iyi bildiği ama biz Denizliler’in henüz bilmediği  ” Şanlı Kızılhisar ” ; ardından 2 . Acıpayam Yörük Şenliği’nde çaldıkları ve bir bomba gibi ortaya düşüveren ” Aslım Yörük Neslim Yörük”  Türküleri…

Ve en son da tüm Türk Dünyasının her 2 yılda bir akın akın gelip buluştuğu Macaristan Budapeşte Macar Türk Hun Kurultayı ortak türküsü olarak yazdığı ULUSAL KANAL TV ‘de Ana haberlere girebilecek özellikte değerli , Macarca nakaratlı ” Török Vilag  Biz Türküz “Şimdi dikkat buyurun, tüm Turan yolunda Oğuz Kağan torunları olarak binbir heyecanla  düzenlenen Yörük, Festival vb. şenliklerinde özellikle yeni nesile ve yerelimize  bu Türklük ve Yörüklük özünü müzikle ve Barış Manço abi gibi folk rock bir müzikle ezgiyle anlatabilecek, yeni nesillere çocuklara gençlere aşılayabilecek, onlara rol model olabilecek bir Hurşit Türkay & Grup S.İ.S bu festival ve şenliklerde hiç ama hiç yok… Çünkü, Denizlili bir müzisyen olarak Hurşit Türkay & Grup S.İ.S’in ” Török Vilag Biz Türküz ” türküleri Macaristan İnternet Sitelerinde, “Aslım Yörük Neslim Yörük”  Güneydoğu Anadolu, Türkistan gibi Avşarlar gibi Oğuz Sitelerinden defalarca paylaşılıyor… Ama Denizli ne kadar ilgili ?? ya da ne kadar bilgileri var ?? Konserlere neden çağrılmıyorlar ?? Dışarıdan gelenlere verilen imkanlar Hurşit Türkay & Grup S.İ.S ‘e de niçin verilmesin ?? Yurtdışında Macarı, Romanyalısı Hurşit Türkay’ın klibini paylaşıyor. Ya bizim Denizli ?? Yurtdışında başarıyla bizi temsil eden sanatçımız Hurşit Türkay & Grup S.İ.S ‘in bir tek istekleri var.  O da belediyelerimiz, derneklerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız tarafından destek görmek… Çabaları da müziklerini daha çok kitleye ulaştırabilmek….Sevgiyle Kalın…

Devamını Oku

SINIR KOMŞUMUZ BATUM – GÜRCİSTAN GEZİMİZ                                                              

SINIR KOMŞUMUZ BATUM – GÜRCİSTAN GEZİMİZ                                                              
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gürcistan Turu’mda gördüğüm Gürcistan’ın başkenti Tiflis’i, sizlere geçen haftaki yazımda anlatmıştım. Bugün de Tiflis’den  otobüsle 8 saatte geçiş yaptığımız Gürcistan’ın o güzel şehri Batum’dayız. Türkiye sınırına çok yakın ve de Karadeniz kıyısında olmasıyla hepimizin duyduğu bir şehirdir Batum. Çok değil Sarp Sınır Kapısı’na sadece 20 dakika uzaklıkta…Batum, 1547’den 1878’e kadar Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış. 1878’den sonra Rusya’nın eline geçmiş. 1921’de Acara Özerk Cumhuriyeti statüsünü almış ve başkenti Batum olmuş. Nüfusun çoğunluğu, Gürcüler ve Acara Bölgesi’nin yerel halkı olan Acarlardan oluşuyor. Acarların küçük bir kısmı Müslüman. Şehrin nüfusunun büyük kısmı Ortodoks Kilisesi’ne bağlı Hristiyan. Eski tarihlerde olduğu gibi şimdilerde de önemli bir liman kenti. Denize kıyısı olması nedeniyle de Gürcistanlıların turizm merkezi konumunda. Meşhur olan şaraplarıyla, şarap evleriyle, casinolarıyla ve gece kulüpleriyle yabancı turistlerin ilgi odağı olan bir şehir. Gelin birlikte bu güzel şehri gezelim…Sizin için Batum’un gezilecek yerlerini sıraladım…Öncelikle Batum’un simgesi haline gelmiş, benim de gitmeden önce görmek istediğim Ali ve Nino Heykeli’nden başlayayım.             

 -ALİ ve NİNO HEYKELİ : Batum’a gelenler bu heykeli görmeden gitmezler. Gürcü heykeltraş Tamara Kvesitadze tarafından 2010 yılında inşa edilmiş. 8 mt’lik heykel, iki insan silüetinden oluşuyor. 7 ton çelikten yapılmış. Her 10 dakikada bir Ali ve Nino kahramanlarının kucaklaşmasını izlersiniz. Tek vücut olunca tekrar uzaklaşırlar. Kurban Said’in ölümsüz eseri “Ali and Nino.A Love Story” isimli kitabından ilham alınarak yapılmış Kitap, 1937’de Viyana’da yayınlanmış. Hikayede geçen; Azerbaycanlı Ali ve Gürcü kızı Nino arasındaki hüzünlü bir aşk hikayesidir. Hikaye şöyledir; “Aristokrat bir aileden gelen, Müslüman olan Ali Han Şırvanşır ve Gürcü beyin kızı Hristiyan olan Nino birbirine aşık olurlar. Evlenmeye karar verirler. Farklı dinlerde olmaları sebebiyle aileleri razı olmasa da sonra ikna olurlar ve evlenirler. Bir gün Nino’ya aşık olan bir Ermeni genç Nino’yu kaçırır. Bunu duyan Ali, Ermeni genci öldürür. Bir suçlu olarak Nino ile birlikte Dağıstan’a kaçarlar. Rusya’da gerçekleşen ihtilalden sonra Ali artık suçlu olmaktan çıkmış ve Bakü’ye dönmüştür. Sonrasında Bakü’de Dışişleri’nde memuriyete başlar. Bu arada bir kız çocukları olmuştur. Bakü’nün Ruslar tarafından işgali üzerine Ali, Nino’yu ve kızını Tiflis’e gönderir. İşte o kötü gün gelir ve Ali, Gence Köprüsü üzerinde vurulur. 24 yaşında hayatını kaybeder. Nino, kızını alıp Paris’e kaçar ve bir daha Bakü’ye dönmez”. Birbirlerine kavuşabilmenin mücadelesidir bu hikaye…Bu hikayenin filmi de yapılmış. 2016 yılında Azerbaycan ve İngiltere’nin ortaklaşa çektiği “Ali ve Nino” filmi. Film de Halit Ergenç ve Ekin Koç gibi Türk oyuncular da yer almış. Zamanınız varsa bu heykeli, gece de görmenizi tavsiye ederim. Işıklandırma ile daha bir büyüleyici.

-BATUM BULVARI : Hemen hemen 7 km’lik sahil yoludur. Yürüyerek keyifle gezeceğiniz bu yolda; parklar, heykeller, canlı müzik yapan kafeler, fıskiye havuzları görürsünüz.                       

-MİRACLE PARK ve MEYDANI : Batum Bulvarı ile kesiştiği noktada deniz kenarındaki meydandır. Kısa sürede yapıldığı için “Mucize Park” demişler. Meydanda; deniz fenerini andıran Chacha Kulesi, şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz Dönme Dolap, Ali ve Nino Heykeli, Alfabe Kulesi, zincir oteller, yat limanı, restoranlar, yürüyüş yolları bulunuyor. 

-ALFABE KULESİ : Miracle Meydanı’nda bulunan bu ilginç tasarımlı kule, DNA’nın çift sarmallı şeklinden esinlenerek inşa edilmiş. Ayrıca kulenin üzerinde Gürcü alfabesinin yazdığı levhalar asılmış. En üst kısmında da asansörle çıkılabilen bir restoran bulunuyor. Kule, akşamları ışıklandırma ile daha çok dikkat çekiyor.                             

-AVRUPA MEYDANI : Şehrin en önemli meydanlarından biri. Fıskiyeli havuzların bulunduğu meydanda ayrıca elinde altın koyun postu tutan Medea Heykeli bulunuyor.           

 -ASTRONOMİK SAAT : Her saat başı çalan, güneş ve ayların konumlarını gösteren bir tasarımla yapılmış. Medea Heykeli yakınında bulunuyor.

-PİAZZA MEYDANI : Bir meydan düşünün. Meydan kalabalık, insanlar bir şeyler yiyip içiyor, bir taraftan da canlı müzik gösterisi ya da bir konser izliyorlar. Samimi bir ortam havası var. Sanki gezmeye geldiler. Meydanın etrafı da saat kulesi, oteller, kafeler, tarihi yapılarla sarılmış. İtalyan meydanlarından esinlenerek yapılmış. Batum’un  en güzel meydanlarından biri. Biz bu meydana bayıldık.                                     

-TİYATRO MEYDANI POSEİDON HEYKELİ ve NEPTÜN ÇEŞMESİ : Şehir merkezindeki en hareketli meydanlardan biri olan Tiyatro Meydanı’nda; Poseidon Heykeli ve Neptün Çeşmesi yer alıyor. – ST. NİCOLAS KİLİSESİ : Osmanlı Dönemi’nde şehirde yaşayan Rumlar, bu kiliseyi padişaha hediye etmişler. Padişah, çanların çalınmaması şartıyla izin vermiş. Sözlerini tutarak hiç çalmamış bu çanlar. Ta ki Osmanlı bu şehri kaybedinceya kadar. Şehrin en önemli kiliselerinden biri.

-ARGO TELEFERİĞİ : Teleferiğe binmek, şehrin eşsiz manzarasına şahit olacağınız güzel bir deneyim olacaktır.                                        

-BATUM BOTANİK BAHÇESİ                                       

-BATUM YAT LİMANI                          

Batum’u en güzel yürüyerek keşfedebilirsiniz. Şehrin görülecek yerlerinin çoğu yürüme mesafesinde. Zaten gezerken de hep Türkleri göreceksiniz. Kimlikle girilebilme kolaylığı nedeniyle de Batum, Türklerin günübirlik de olsa uğradığı noktalardan biri oldu. Sınır kapısında olsun şehir merkezinde olsun hizmet veren yerlerdeki çalışanlar çat pat Türkçe biliyorlar ya da Türkler. Bir akşam yemek için deniz kenarında güzel bir restorana gidelim dedik. Gözümüz Liman Restoran’a takıldı. “Buyrun burası Türk restoranı dediler”. Gürcistan’ın para birimi “Lari” dir. “GEL” diye yazılır. Sınır kapılarında ve de şehir merkezlerinde sıklıkla bulunan döviz bürolarından Türk Lirası’nı Lari’ye çevirebiliyorsunuz. Bol gezili günleriniz olsun…Yolunuz açık olsun.

Devamını Oku

GÜRCİSTAN’IN BAŞKENTİ TİFLİS                                                            

GÜRCİSTAN’IN BAŞKENTİ TİFLİS                                                            
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uzun zamandır “nasılsa giderim” diyerek ertelediğim Gürcistan turumu iki hafta önce gerçekleştirdim. En çok turist alan başkenti Tiflis ve Batum’u gezdim gördüm. Tiflis’e, Ardahan’ın Posof ilçesi Türkgözü Köyü’nde bulunan Türkgözü Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. Girer girmez hiç yabancılık çekmedik. Bütün görevliler, Türkçeyi biliyor. Halen Türkiye’de olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Sınır kapısında işlemlerimiz tamamlanınca hemen yakınındaki bir restaurantta mola verdik. Çalışanlar arasında Türkçe bilenler vardı. Gürcistan’ın sınır komşumuz olması ve Türkiye vatandaşlarının kimlikle giriş yapılabilme kolaylığı nedeniyle her yerde Türkleri görmeniz mümkün. Sınır kapısında Türk Lirası’nı Gürcistan’ın para birimi olan Lari’ye çevirdik. Birim olarak “GEL” yazılıyor. Tiflis ve Batum merkezinde de sıklıkla döviz büroları bulunuyor. Tiflis, Gürcistan’ın başkenti ve en kalabalık ili. Gürcistan’ın doğusunda yer alır. Kura Nehri’nin iki yakasına kurulmuştur. Şehir, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlaması ve tarihi İpek Yolu’nun üzerinde olması nedeniyle tarihteki önemini hiç yitirmemiş. Tiflis’e gittiğinizde, ilk olarak Tiflis’i kuşbakışı seyredebileceğiniz Narikala’ya teleferikle çıkmak olsun. Teleferiğe şehir merkezindeki Rike Park’tan binilerek Sololaki Tepesi’nde son buluyor. Tepeye varış 3 dakika sürüyor.

Bu kısa yolculukta, şehrin en güzel manzarasına hakim oluyorsunuz. Tepeye vardığınızda, sağa doğru yürüdüğünüzde Tiflis’in hemen hemen her yerinden görülebilen devasa bembeyaz kadın heykeli Gürcülerin Annesi Kartlis Deda’ya ulaşıyorsunuz. Bir elinde kılıç, bir elinde de şarap kadehi tutar. 1958’de tepeye dikilmiş. Tepenin soluna doğru yürüdüğünüzde de şehrin tarihi kalesi Narikala Kalesi’ne ulaşıyorsunuz. Narikala Kalesi’nin eteğinde de tarihi 300 yıl öncesine dayanan Botanik Bahçesi bulunuyor. O dönemler Gürcistan Kraliyet Sarayı’na aitmiş. İçinde küçük bir şelale de bulunuyor. Hemen yakınında nehrin üzerindeki tepede de Gürcistan’ın kurucusu Kral Vakhtang Gorgasali’nin at üzerindeki heykeli bulunuyor.

 Tiflis’in en yüksek diğer tepesine de dikey füniküler denilen bir düzenekle ulaşılabiliyor. Şehrin en yüksek noktası olan bu tepede; Tematik Park, Dönme dolap, Televizyon Kulesi ve yeme içme, piknik alanları bulunuyor. Tiflis’in en önemli meydanlarından biri Özgürlük Meydanı’dır. Sovyet Dönemi’nden günümüze kadar ulaşmayı başarmış. Eskiden “Lenin Meydanı” olarak da adlandırılmış. Gürcistan’ın bağımsızlığı bu meydanda kutlanmış. Ünlü Saint George Heykeli , Gürcistan Bankası ve Tiflis Belediyesi’nin eski binası bu meydanda yer alıyor. Özgürlük Meydanı’ndan Barış Köprüsü’ne kadar yürüyerek şehrin en güzel turistik noktalarından biri olan “Tbilisi old Town” Bölgesi’ni görürsünüz. Bu bölgede ve Kura Nehri’nin etrafında dizilmiş rengarenk tarihi Tiflis evlerini sıkça rastlarsınız. Zaten Tiflisliler sanatı, sokaklara taşımayı başarmış. Tiflis’in sokaklarını dolaşırken Tiflisli ve yabancı sanatçıların sokak duvar resim ve çizimlerini, heykellerini göreceksiniz. Barış Köprüsü demişken, şehrin merkezinde ve Kura Nehri üzerinde bulunan bu köprüden mutlaka geçin. Akşamları köprünün ışıklandırılması ile de daha bir güzel görünüyor.

Şehrin en önemli caddesi, Rustaveli Caddesi’dir. Parlamento Binası, St. George Kilisesi, Arkeoloji Müzesi, Opera ve Balesi Tiyatrosu, Ulusal Galeri, Güzel Sanatlar Müzesi bu cadde üzerinde bulunuyor. Ayrıca şehirde dikkati çeken yapılardan biri de sıra sıra dizilmiş Osmanlılardan kalma tarihi Sülfür Hamamları’dır. Halen hizmet veriyor. Birçok turist buraya bunun için geliyor. Gürcistan nüfusunun büyük kısmı, Ortodoks Hristiyan. Tiflis’teki en önemli katedralleri; Sameba Katedrali ve Sioni Katedrali’dir. Sameba Katedrali, Tiflis’in her yerinden görülebiliyor. Gürcistan’ın da en büyük dini yapısı olarak biliniyor. Yemek kültürüne gelirsek, bizim en çok dikkatimizi çeken Gürcistan Mantısı oldu. “Khinkali (Hinkali)” ismi ile geçiyor. Bizim mantıların iri olanını düşünün. Etli, peynirli, patatesli çeşitleri bulunuyor. İri olduğu için bir tane ya da porsiyon şeklinde istenebiliyor. Özellikle et ve tavuk kebapları çok lezzetli. Bir restoranda yemek yediğinizde, hesabı öderken yemek fiyatlarının üzerine %10 gibi servis bedeli ücreti de ekliyorlar. Tiflis’in görülecek yerleri, çoğunlukla şehir merkezinde bulunuyor. Bu yüzden şehri keşfetmenin en güzel yolu bol bol yürümek. Zaman olarak da şehri gezmek 2-3 gün yeterli. Tiflis’te yeni yıl iki defa kutlanıyormuş. 1 Ocak ve 14 Ocak tarihlerinde. 

Gürcistan, konum olarak Karadeniz’in doğusunda yer alıyor. Kuzeyinde Rusya, doğusunda Azerbaycan, güneyinde Ermenistan ve güneybatısında Türkiye bulunuyor. Daha önceleri Sovyet Cumhuriyetleri’nden biri iken 1991’de Sovyetler Birliği’nden ayrılmış. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü üyesidirler. Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya üye olma çabasındalar. Gürcistan’ı “gezmeye devam edelim” diyelim ve diğer güzel şehri Batum yazımla görüşmek üzere… Sevgiyle kalın.

Devamını Oku

SAKIZ AĞAÇLARIYLA ÜNLÜ SAKIZ ADASI-YUNANİSTAN

SAKIZ AĞAÇLARIYLA ÜNLÜ SAKIZ ADASI-YUNANİSTAN
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adını topraklarında yetişen sakız ağacından alan, Türkiye’ye yakınlığı ile bilinen Sakız Adası, özellikle Türklerin en çok ziyaret ettiği Yunan adalarından biridir. “Chios” ismiyle de bilinen Sakız Adası, Ege Denizi’nde Çeşme’nin tam karşısında yer alır. Benim de gitmeden önce isminden olsa gerek en fazla merak ettiğim adalardan biriydi.

Sakız Adası’na nasıl gittim? Çeşme Limanı’ndan sabah saatlerinde bindiğim feribotla 45 dakika gibi bir sürede Sakız Adası Limanı’na ulaştım. Feribota binmeden önce Çeşme Limanı’nda bulunan turizm acentasından, adayı gezmek için günübirlik otobüsle Sakız Adası turu satın aldım. Feribottan inince satın aldığım tur programı dahilinde limanda bizi bekleyen otobüse binerek ada turu gezimize başladık. Adada görülmeye değer birçok tarihi yapı ve müze bulunuyor. Ortaçağ’dan kalma tarihi mimarisi ile dikkat çeken 25 kadar köy ve kasabası bulunuyor. Bu ada turumuzda ilk uğradığımız, en çok turist çeken Pyrgi Kasabası’ydı. Sakız Adası’nın her yerinde, her adımda sanattan bir iz bulabilirsiniz. IBunlardan biri de Pyrgi’ydi.

 Kasabanın meydanında bulunan kalesini gezdikten sonra, en hareketli bölgesi olan meydanında dinlenerek sakızlı gazozlarının tadına baktık. Ünlü denizci Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfe çıkmadan önce Sakız Adası Pyrgi’de denizcilik eğitimi aldığı biliniyor. Antik Çağların büyük yazarı Homeros’un da İzmir ve Sakız’da doğup yaşadığına dair bilgiler bulunuyor. İlyada ve Odysseia destanlarını burada yazdığı düşünülüyor. Diğer uğradığımız köyler; Vessa Köyü, Mesta Köyü ve Lithi Köyü’ydü. Lithi Köyü’nde küçük bir tekne gezisi yaparak bir lokantada yemeğimizi yedik.

Bu arada yol üzerinde verdiğimiz molalarla sakız ağaçlarını inceleyerek damla sakızının nasıl elde edildiğini, ne gibi işlemlerden geçirildiğine dair bilgiler edindik. Adanın her daim kalabalık olan limanında oteller, geç saatlere kadar yemek yiyebileceğiniz lokantalar, hediyelik eşya satan dükkanlar bulunuyor. Ne isterseniz burada bulmak mümkün.

Adanın merkezine gelirsek, merkezde gezilecek yerler; Osmanlı yapılarından olan Melek Paşa Camisi, Homeros Kültür merkezi, Aya Lakovos Kilisesi, Sakız Kalesi, yürüyerek gidebileceğiniz adanın simgesi olan Yeldeğirmenleri, Nea Moni Manastırı, merkeze 7 km uzaklıkta bulunan Karfas Plajı bunlardandır. Sakız Adası,1566 yılından 1913 yılına kadar 347 yıl Osmanlı İmparatorluğu topraklarında kalmıştır. Sakız Adası’nda yemekler daha çok balık ve diğer deniz ürünleri ağırlıklıdır. Adadan dönerken sevdiklerinize alacağınız en güzel hediye, “Mastika”adıyla satılan çeşitli damla sakızı içeren ürünleri olacaktır. Sakız reçeli, sakızlı kurabiye, sakızlı kahve, sakızlı kozmetik ürünler, sakızlı alkollü içkiler, Yunan rakısı olarak bilinen Uzo’yu tercih edebilirsiniz. Bol Gezili Günleriniz Olsun…

Yolunuz açık olsun

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.