Total Banner
 VAN GEZİMİZ-DİYAR DİYAR DOĞU ANADOLU
305 okunma

 VAN GEZİMİZ-DİYAR DİYAR DOĞU ANADOLU

ABONE OL
26/10/2022 11:56
 VAN GEZİMİZ-DİYAR DİYAR DOĞU ANADOLU
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Doğu Anadolu turumuzda, bir günümüzü dolu dolu geçirdiğimiz bir şehrimiz de Van’dı. Van denilince ilk akla gelen yer tabi ki, AKDAMAR ADASI ve KİLİSESİ’dir. Akdamar Adası, Van Gölü üzerinde bulunur. Kilise de adanın üzerine inşa edilmiş. Kilise, Hristiyanlar özellikle Ermeniler için büyük önem arz ediyor. Kudüs’ten İran’a kaçırılan Haç’ın bir parçası bu kilisede saklanmış. Haç için Kral Gagik 915-921 yıllarında mimar Manuel’e bu kiliseyi yaptırtmış. Bu yüzden Kutsal Haç Kilisesi de denilmektedir. Adanın isminin nereden geldiğine dair bir de efsanesi vardır. Efsane şöyledir; Ermeni baş keşişin “Tamar” adında güzel bir kızı vardır. Genç bir çoban Tamar’aya aşık olur. Gizli gizli geceleri adada buluşurlar. Tamara, ona fener tutarak yol gösterir, yanına yüzerek gelmesini sağlarmış. Bir süre sonra kızın babası duyar ve bunları ayırmak ister. Bir gece kızından habersiz feneri alıp adanın kıyısına gelir ve feneri sürekli kıyıdan uzak tutarak genç delikanlının yorulup boğulmasına sebep olur. Delikanlı, son nefesini verirken dudaklarından “Ah Tamar” sözcükleri çıkar. Genç kız da üzüntüsünden kendisini göle bırakır. Günümüze kadar isminin, ”Ah Tamar-Ahtamara-Akdamar” şeklinde değişerek geldiği söylenir. Belki basından duymuşsunuzdur, on yıldır Ermeni din adamları buraya gelerek ayinler düzenliyor. Adaya gitmek için Van’ın ilçesi Gevaş Limanı’ndan kalkan teknelerle ulaşım sağlanıyor. Biz limanda tekne beklerken, üç otobüs İranlı turist geldi. Oradaki çalışanlarla sohbetimizde en fazla turistin İran’dan geldiğini söylediler. Akdamar Adası’nı gördükten sonra limandaki bir restoranda öğle yemeğimizi aldık. Gölde yetişen meşhur İnci Kefali balığının tadına baktık. İnci Kefali için Uçan Balık da diyorlar. İlginç bir yaşam döngüleri var. Üremelerini gölün tuzlu, sodalı suyunda yapamadıklarından, yumurtalarını derelere bırakır sonra tekrar göle dönerlermiş.

Bu yolculuklarında engebeleri uçarak geçerlermiş. Haziran ayında birçok turist, Van’ın Erciş ilçesindeki Deliçay kenarına gelerek bu görsel şöleni izlerlermiş. Her sene televizyon haberlerinde bu görsel şöleni gösterirler. Bölge halkı VAN GÖLÜ’ne Van Denizi diyorlar. Hem Türkiye’nin en büyük gölü olması hem de suyunun tatlı su ve deniz suyu özelliğinin bulunmasından dolayı. Gölde yüzülebiliyor ve bazı kıyılara plaj yapılmış. Göl etrafı karadan 430 km. Bunun 245 km. si Bitlis il sınırları içinde kalanı da Van ili sınırları içinde. Van Gölü üzerinde Akdamar Adası dışında üç ada daha bulunuyor. Bunlar; ÇARPANAK,ADIR,KUŞ adalarıdır. Gölün 600.000 yıl önce oluştuğu düşünülmektedir. Bitlis il sınırları içerisinde bulunan Nemrut Volkanik Dağı’nın patlaması sonucu akan lavlar, Van ve Muş arasındaki su akımını engelleyerek göl oluşumuna sebep olmuştur. Van Gölü’nün eşsiz güzellikteki manzarası en güzel TUŞPA(Van)KALESİ’nden seyredilebiliyor. Tuşpa Kalesi, Van şehir merkezine 5 km. uzaklıkta. Yüksek rakımdaki büyük bir kayanın üzerine inşa edilmiş. Kaleye ulaşmak için merdivenlerden çıkmanız gerekiyor. Çıktığınızda da tüm görselliğiyle Van Gölü manzarası karşınızda. Van’ın eski ismi, Tuşba’dır. M.Ö.9.yy.da yaşayan Urartuların başkenti Tuşba (Van) imiş. Tuşba ismi, Hurrilerin ve Urartuların baş tanrısı Teşup’tan gelmektedir. Van’a gelindiğinde ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de, VAN ARKEOLOJİ MÜZESİ’dir. Büyük bir bina ve içerisinde çok zengin tarihi eserler bulunuyor. Tarihi çok eskiye dayanan Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Osmanlı dönemine ait birçok eser sergileniyor. Bazı bölümlerinde maketlerle halkın eski yaşamları canlandırılmaya çalışılmış.

1945 yılında Müze Memurluğu, 1972 yılında da Müze Müdürlüğü olarak hizmet vermeye başlamış. Şehrin en çok tercih edilen turistik mekanlardan biri de MURADİYE ŞELALESİ’dir. Van’ın Muradiye ilçesinde, Bendimahi Çayı Üzerinde bulunuyor. Kaynağını Tendürek Dağı’ndan alıyor. Şelalenin yüksekliği 50 mt. Suyun birçok noktadan düşüşü, insanı büyülüyor. Şelaleyi daha yakından izleyebilmek için tahta köprüler ve merdivenler yapılmış. Bir de işletmeye açık kafesi var. Bu kafede kahvenizi içerken suyun akışını izlemek, suyun sesine kendinizi kaptırmak huzur veriyor. Van gezimizi bitirken en son uğradığımız yer, VAN KEDİSİ EVİ’ydi. Van kedilerini koruma amaçlı yapılıp hizmet veren bir işletme. Kedilerin dışardan izlenebilmesi için her tarafı camlı özel odalar yapılmış. Bu odaların içine girip kedilere dokunarak güzel vakitler geçirebiliyorsunuz. Kedi Evi’nin hemen yanında Urartu Medeniyeti’nden günümüze kadar gelmiş el sanatı olan “Savat” işçiliğinin yapıldığı gümüş atölyesi bulunuyor. Buraya da uğrayarak Savat’ın nasıl işlendiğini ustalardan izleyerek bilgi aldık. Dileyen bu el sanatıyla yapılmış takılardan, ev eşyalarından alarak alışverişini yaptı. Böylelikle Van gezimizi bitirmiş olduk. Sonraki rotamız olan Ağrı yazımda görüşmek üzere diyelim..Sevgiyle kalın..

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.