İSLAMDA AYIP: VE UYARAK KAZANDIRDIKLARI, KAYBETTİRDİKLERİ…
1791 okunma

İSLAMDA AYIP: VE UYARAK KAZANDIRDIKLARI, KAYBETTİRDİKLERİ…

ABONE OL
13/08/2022 09:17
İSLAMDA AYIP: VE UYARAK KAZANDIRDIKLARI, KAYBETTİRDİKLERİ…
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Eksiklik, leke, kusur, utanç veren söz ve davranış anlamına gelen ayıp, bir ahlâk terimi olarak İslâm toplumunun ortak ve objektif ahlâk kurallarına aykırı olan, başkaları tarafından kınanan tutum ve davranışlar demek- (l) Başka bir ifade ile ayıp; bir insanın, ahlâk, din veya daha genel anlamıyla kamusal ya da toplumsal değerlere ve anlayışa aykırı olarak sergilediği ve duyulmasını arzu etmediği davranış veya tutuma denir. Ayıp . olarak görülen bir davranış, genellikle, benimsenen ve yararına inanılan sosyal kuralların ihlâline yol açtığı için, hukukî bir yaptırımı bulunmasa bile ayıplama ve yerme diye adlandırılan dinî-sosyal yaptırımlarla karşılaşır ve bunlar o kimsede pişmanlık ve utanma duygularını doğurur ve kişinin bu kusurlarını düzeltmesine vesile olur. İnsan yaratılışı itibariyle doğru, isabetli davranışlar sergilemeye elverişli olduğu gibi zaman zaman isteyerek ya da istem dışı hata, kusur ve ayıp olarak nitelendirilebilecek türden davranışlar sergilemeye de müsaittir. İslâmî öğretide, haya ve edep duygusu, dinin vazgeçilmezi olan imân ile ilintilendirilmiş ve bu duygu mü’minin zineti kabul edilmiştir. Buna karşın haya ve edepten nasipsizlik ise, genelde İslâm, özelde imânı istenilen düzey ve derecede özümsememeye bağlanmıştır. Nitekim bu hususlar, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, “Haya İmândandır.” sözüyle temellendirilebilir. Dini, ideolojisi her ne olursa olsun ahlâkî ve İnsanî değer ve faziletlerin, dejenere olduğu, erdem ve faziletin özlemle arandığı çağımızda Hz. Peygamber’in bu sözünde anlamını bulan hayaya birey ve insanlık alemi olarak ne kadar da muhtacız. İlimde, siyasette, bireysel ve toplumsal hayatımızda haya duygusuna, ne derece muhtaç olduğumuzu insaf sahibi ve ahlakî değerler adına güzeli hedefleyen her insan kabullenecektir. Haya, insanı insan yapan değerlerin içselleştirilmesi başka bir deyimle öznelleştirilmesidir. Haya, vizyongönül, gönül-vizyon birliktelik ve diyalogunun dışa yansımasıdır. Şu kadar var ki, hayasızlığın toplumda yayılmasını isteyenler, o topluma karşı en büyük saygısızlığı işlemiş olurlar. Kur’an-ı Kerim de, “Müminler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve ahirette can yakıcı azab vardır.” buyurulmaktadır. insanlara iftira etmek, onlara ahlâksızlık isnadında bulunmak da hayasızlığın bir başka türüdür. Bütün hak dinlerin temel hedefi, ahlâk ve erdemin öncelikli olduğu toplumsal bir yapı kurmak olmuştur. Nitekim Hz. Peygamber’in “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim “‘hadisi de İslâm’ın ahlaklı bir toplum öngördüğünün belli başlı esaslarındandır. Ayrıca alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in ahlâkına, Kur’an’da vurgu yapılması, onun ahlâkının ön plana çıkarılması, İslâm’ın bu konudaki anlayışına ışık tutacak ve yön verecek yegane argümanlardır.

Öyle ya, ahlâksızlığın, fıtratı bozulmamış toplumlarda kabul görmesi mümkün mü? Ahlâkı güzel kimseler, tarihi süreç içinde kendilerinden hep övgüyle söz edilen insanlar değil midir? Onları ölümsüzleştiren ve bu övgüye layık kılan ne fizikî yapılan ne zenginlikleri ne de bulundukları makam olmuştur. İnsan her ne kadar Allah’ın mükemmel bir biçimde yarattığı varlık olsa da zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek hata, kusur ve ayıp olarak nitelendirilebilecek türden davranış ve tutumlar sergileyebilir. Ömür sürecinde hemen herkesin bu tür bir davranış veya tutum sergilemesi olağandır. Zaten Hz. Peygamber, “Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise hatasından dönendir”15’ sözüyle bu hususa dikkat çekmiştir. İslâm’da kişilerin sergilemiş olduğu bu tür menfi davranışların, araştırılması ve ifşa edilmesi değil, örtülmesi teşvik edilmiş, emredilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bir kul bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter. (”6) buyurmuştur. Herkesin anasından, babasından ve bütün yakınlarından, dostlarından kaçacağı,7 her şeyin ayan beyan meydana çıkacağı o büyük günde her insanın ortaya çıkmasını hiç de istemediği ayıp ve kusurları olabilir. Eğer o gün ayıp ve kusurlarımızın kapanmasını arzu ediyorsak, bu- gün ayıplarının kapanmasını isteyen insanlar; yardımcı olmamız gerektiği bilinciyle hareket etmeliyiz. Sergileyeceğimiz davranışların dünyevî ve ahlâkî boyutu bir tarafa uhrevî boyutta da birtakım kazanımla elde edeceğimizi asla göz ardı etmemeliyiz. Şunu unutmayalım ki, o gün, bu tür kazanımlara ifade edemeyeceğimiz derecede muhtaç olacağız. Gerçek şu ki o gün bu günden kazanılır, bu günden kaybedilir. Ne kadar ayıp ve kusur örtebilirsek, o gün o kadar ayıp ve kusurumuzun örtüleceğini düşünmeliyiz. İnandığımı; kutsal değerler ekseninde ayıp ve kusurları ifşa etmenin değil örtmenin erdem olduğunu asla unutmamalıyız. Dinimiz İslâm, insanların ayıp ve kusurlarımı araştırılmasını, onların gizli hal ve özel hayatlarımı deşifre edilmesini yasaklamıştır. Buna karşın, dinimiz bir kimsenin ayıplarını, kusur ve hatalarını örtmeyi ahlâkî bir fazilet olarak telakki etmiştir. Şu kadar var ki örtülmesi istenilen ve Allah’ın da kıyamet gününde örteceği ayıp, kusur ve hatalar, kul hakkına taalluk etmeyen, zulüm ve haksızlık olmayan, söylenilmesi halinde kimseye fayda sağlamayan türden ayıp, hata vı kusurlardır. Bu tür günah, hata veya kusurlara muttali olanların bunları gizlenmesi dinen caiz değildir. Çünkü bu tür günah ve kusurların gizlenmesinde, başkalarının mağduriyeti söz konusudur. Dinimiz, hata, kusur veya kuralları ihlal eden kimselere öngörülen yaptırımların uygulanması esnasında; dahi, İslâm,’ın “rahmet ve insanın saygınlığı” prensiplerinin göz önünde bulundurulmasını önerir. Aktaracağımız şu olay bu gerçeği yansıtmaktadır. Hz. Peygamberin huzuruna şarap içmiş bir adam getirilmiş Resûlullah da gerekli cezanın tatbik edilmesini emi buyurmuştu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.