Total Banner
ÇOCUKLARDA PSİKOLOJİK SARSINTILARA DİKKAT!
248 okunma

ÇOCUKLARDA PSİKOLOJİK SARSINTILARA DİKKAT!

Depremden etkilenen çocukları birebir yaşayanlar ve dolaylı olarak maruz kalanlar olarak iki şekilde değerlendiren Psikolog Halime Yamaç, kriz dönemlerinde çocukların verdiği farklı tepkilerin ciddiye alınması gerektiğine dikkat çekerek, ailelere uyarı ve tavsiyelerde bulundu.

ABONE OL
11/02/2023 09:59
ÇOCUKLARDA PSİKOLOJİK SARSINTILARA DİKKAT!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk Psikologlar Derneği, Travma, Afet ve Kriz Biriminde başarılı çalışmalarda yer alan psikolog Halime Yamaç, doğal afetlere maruz kalan veya medya yoluyla şahit olan çocuklarda uzun yıllar etkilerin süreceği sonuçlara yol açabileceğini belirterek, çocuklarda yaşanan korku ve endişelerin ciddiye alınması gerektiğini ifade etti. Medya aracılığıyla depremle ilgili görüntülere çok sık maruz kalan çocuklarda, depremi birebir yaşayan çocuklarda görülen tepkilerle benzer tepkilerin görüldüğünü vurgulayan Yamaç, “Beklenmedik anda yaşanan afetler sonrası bireylerde travmatik etkiler ortaya çıkarabiliyor. Bu durum, endişe, korku, kaygıya sebep olabiliyor. Ekranlarda deprem görüntülerine sıklıkla maruz kalan çocuklarda beklenenin dışında tepkilerle karşılaşılabilir. Beyin neye çok sık maruz kalırsa o olayı yaşamış gibi bedene uyaranlar gönderir. Bu yüzden çocuklar depremi birebir yaşamış çocukların gösterdiği tepkilere benzer tepkiler gösterebilir. Çocuğun neden sorularının arttığı, kendini suçladığı hem psikolojik hem de fiziksel olarak kaygı ataklarının olduğu durumlarla karşılaşılabilir. Bu bakımdan özellikle ilk 1 aylık süreçte çocukları haber kaynaklarından uzak tutmak gerekiyor.” dedi.

 DEPREMİ GİZLEMEK YANLIŞ

Çocukların anne-babanın konuşmalarından, arkadaşlarından depremi öğrendiğini ve farkında olduğunu vurgulayan Yamaç, “Çocukları haber kaynaklarından uzak tutmalıyız. Fakat aynı zamanda bildikleri bir olayı yaşanmamış gibi yaklaşmamalıyız. Çocuk, yaşanan olumsuzlukların farkında ve bunu öğrenmek istiyor olabilir. Ülkemiz depremlerin yaşandığı bir ülke ve Denizli’de risk haritasında yer alan illerimizden biri. Çocuklar yaşanılan sarsıntıların farkındalar. Bu bakımdan çocuklar deprem gerçeği konusunda bilgilendirmeli. Okul öncesi yaş grubunda deprem somutlaştırarak anlatılmalı. Deprem; aynı gök gürültüsü, şimşek gibi, yağmur gibi doğal bir durum, toprağın hareket etmesinden kaynaklanıyor diyerek çocuğun anlayabileceği şekilde anlatmalıyız. Ülkemizde bir deprem yaşadığını ve bununla ilgili çalışmalar yapıldığı konusunda bilgi vermeli, evlerinde güvende olduklarını, güvende olmak için önlem alacakları gibi sözlerle rahatlatmalılar.” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARI ŞİMDİYE GETİRMELİYİZ”

Çocuklarda görülen endişelerin gelecek kaygısıyla bağlantılı olduğunu ifade eden Yamaç, “Ya deprem olurda evimiz yıkılırsa, ya ben de enkaz altında kalırsam, ya ailemi kaybedersem gibi endişeler gelecekle ilgili duyulan kaygılarla bağlantılıdır. O yüzden çocuklar geleceğe gittiğinde şimdiye getirmek gerekiyor. Günlük hayatınızda yaptığınız rutinlere devam edilmeli. Birlikte oyunlar oynamak, çocuğun ilgilerine uygun bir şekilde aktiviteler yapmak. Oyun hamuruyla oynamak ya da boya yapmak çocukları şimdiye getirir. Kaygı, bedende sıkıştığında bir enerji atılımı olmadığında içeride devinim olur ve çocuğun deşarj olmaya ihtiyacı olur. Hareket etmek, yürümek, dışarıya çıkmak beden ve ruhu dengeli hale getirmek için yapılabilecek aktiviteler arasındadır” diye belirtti.

“ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ SUÇLAYABİLİYOR”

Depremi birebir yaşayan ya da medya aracılığıyla depreme dolaylı olarak maruz kalan okul öncesi dönem çocukların benim yüzümden mi oldu? gibi sorular yöneltebileceğine dikkat çeken Yamaç, “Kendini suçlayıcı sorular 3-6 yaş çocuklarda daha sık görülen sorulardır. Okul öncesi çocuklar depremi anlamlandıramadığı ve benmerkezci olduğu için kendini suçluyor. Depremi birebir yaşayan çocuklar ve dolaylı olarak maruz kalan çocuklarda bu soruları yöneltebiliyor. Okul çağındaki çocuklar ise bu durumlarda sanki cezalandırıldığını hissedebiliyor. Depremi anlıyor ve neden sorusunu yöneltmeye başlıyor. Neden deprem oldu?  sorusuna cevap arıyor. Kendi hayatıyla bağlantı kurarak benim başıma da gelir mi? soruları ortaya çıkarak, ölüm ve kaybetme endişesine neden olabiliyor. Bu durum yetişkinler içinde geçerli. Bir anlam arama, bir neden bulma ihtiyacından kaynaklanıyor. Ebeveynler kendilerine yöneltilen sorulara sakinlikle cevap vermeli.  Bunun bir doğa olayı olduğunu, onun yaptığı ya da yapmadığı bir şeyle ilgili olmadığını çocuğun anlayacağı şekilde somutlaştırarak, yağmur yağmasında nasıl kendisinin etkisi yoksa deprem olmasında da bir etkisinin olmadığını anlatmalıyız.” dedi.

TETİKLENMEK YENİ HASTALIKLARI ORTAYA ÇIKARABİLİR

Depremi yaşayan çocuklar ve dolaylı olarak maruz kalan çocuklarda ortaya çıkan tepkilerin süreç iyi yönetilirse kısa bir sürede ortadan kalkacağına değinen Yamaç, “Dolaylı olarak deprem travmasına maruz kalan çocuklarda korku ve kaygılar birkaç aydan sonra kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Eğer korkuları ve kaygıları göz ardı edersek ve çocuğun deprem ile ilgili sorularını cevaplamayarak, izlenmesi gereken süreci atlarsak, ilerleyen süreçlerde Obsesif Kompulsif Bozukluk, kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıklara ortam hazırlayabiliriz. Mümkün olduğu kadar bu aşamanın olumlu ilerletilmesi gerekiyor. Hayatı boyunca yaşadığı her benzer durumda, tetikleyen bir mekanizma sürekli işler. Ama telkinler başarılı olursa şiddetli tepkilerin hafiflemesine de destek olunabilir. Burada anne-babanın olaya nasıl tepki verdiği önem kazanıyor. Çocukların ilk baktığı yer anne-babadır. Bu yüzden ebeveynler öncelikle kendi ihtiyaçlarına ve duygu yönetimlerine dikkat ederek hareket etmelidir. Bu konuda uzmanlardan destek alınabilir.” diye açıkladı.

AİLELER RUTİNLERİNİ KORUMALI

“Aileler çocuklarda ortaya çıkan tepkileri iyi izlemeli” diyen Yamaç sözlerine şöyle devam etti; “Aileler rutinlerini mutlaka korumalı. Rutinin dışına çıkmak, yetişkinlerin de hayatlarında bir farklılık olduğunu kabul etmeleri anlamına gelir ve çocuklar bu durumu algılar. Bu sebeple, uyku ve yeme saati, okul, evde yapılan aktiviteler, kural ve sınırlar mümkün olduğunca korunmalı. Travmalar sonrası en iyi gelen şeylerden biri sosyal destek. Kişiye destek veren bir mekanizma varsa, güven duyduğu biri varsa daha kolay toparlanma görülür. Hem depremi yaşayan ailelerin hem de dolaylı olarak maruz kalan ailelerin mümkün olduğunca birbirine daha yakın olmaları gerekir. Eğer çocuğun izni varsa sarılmak çocuklara iyi gelecektir. Aile ile ortak bir şeyler yapmak çocukların iyileşme sürecine katkıda bulunacaktır. Nefes egzersizleri, meditasyon, yürüyüş, çiçek sulamak, kitap okumak, travmatik durumlardan sonra sevilen şeyler yapmak kişiyi rahatlatır. Eğer baş etmekte güçlük çekiliyorsa bir uzmandan yardım alınması önemli. Denizli’ye gelen depremzedeler ve yakınları için de dernek olarak gönüllü meslektaşlarımızla birlikte en kısa sürede psikososyal destek çalışmalarına başlayacağız.” DURDU KARADEMİR

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.