Total Banner
AFETLER (SEL, DEBREM) İLAHİ İKAZDIR
233 okunma

AFETLER (SEL, DEBREM) İLAHİ İKAZDIR

ABONE OL
17/03/2023 11:02
AFETLER (SEL, DEBREM) İLAHİ İKAZDIR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AFETLER (SEL, DEBREM) İLAHİ İKAZDIR

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Allah’u Teala bazen kişiye özel imtihanlar yüklediği gibi bazen de bir topluluğu imtihan eder. Aslında Rabbimiz bizi her vesile türlü türlü aracılarla uyarır ve deyim yerindeyse kendimize gelmemiz için silkeler. İnsan beşerdir; her an şaşabilir, azabilir, yoldan çıkabilir, yolunu kaybedebilir, nefsinin zaaflarına yenik düşebilir ve böylece hatalardan, günahlardan dolayı başına her türlü felaketler gelebilir. Allah ikazlarıyla kulunun tutumunu eleştirir, layık olduğu mertebeye yükselmesi için ikaz eder. Adaletsizlik, ahlaksızlık, seviyesizlik doğru düzeni bozar. Huzuru ve mutluluğu tehdit eder. Adaletsizlik ve ahlaksızlık her şeyi mubah kılar ki; Allah gadabını gösterir. Trafikte alkollü araç kullanmak zincirleme kazalara neden olabildiği gibi. İslam’da din ve bilim birbirinden ayrılamaz. Din ve bilim birbiriyle çatışmaz. İyi ya da kötü ne yaparsanız dünyada da öncelikle karşılığını bulursunuz. Onun için afetler, Yüce Allah’ın bir uyarısıdır. Afetler türlü türlüdür. Afet deyince aklımıza hemen doğal afetler gelir. Fakat bu konuda Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde insanın başına gelebilecek farklı afetlerden bahsetmektedir. Bize İmam Suyuti Camius sağır tarafından nakledildiğinde göre Hazreti peygamberimiz şöyle demiştir;

“Aklın afeti, aklını zekasını beğenmektir. Cesaretin afeti, azgınlıkta kullanmaktır. Cömertliğin afeti, başa kakmaktır. Güzelliğin afeti, güzelliği ile kibirlenmektir. İbadetin afeti, ara vermektir. Konuşmanın afeti, yalan söylemektir. Hilmin afeti, ahmaklık ve zillettir.” Yukarıdaki bu afetleri küçük afetler olarak adlandırırsak bunların çoğalmasıyla da büyük afetlerin olabileceğini düşünebilmek lazım. Yaşlılarımız ne güzel söylemiştir; ”Azmayın başımıza bir felaket gelecek.” Bu söz geçmişten bu güne taşınan bir uyarıdır. Azgınlık, sapkınlık, aç gözlülük insanın felaketini hazırlayan şeylerdir. Doğal Afetler ekolojik dengenin bozulmasından mı olur? Hiç bir şey birbirinden bağımsız değildir. Doğayı da yaratan Allah olduğuna göre, ona verilecek zararı da Allah doğanın eliyle alacaktır. Biz buna ister doğal afet diyelim ister hırslarımızın sonucunda doğayı düşünmeden yaptığımız yapılaşmaların veya başka tahribatların doğaya verdiği zararın ekolojik dengeyi bozmasıyla oluşan afetler diyelim. Sonuçta hepsinin birbiriyle ilintisi vardır. Afetlerle kavimlerin yok oluşu. Allah’u Teala Kuran-ı Kerim’de birçok yerde doğal afetler sonucunda yok olan kavimlerden bahsetmiştir. Mesela Ankebut suresinin 40’ıncı ayetinde ; “İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstünde taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.“ Nuh Peygambere uymayanları şiddetli fırtına ve sel ile nasıl yok ettiğini, dağlar kadar yükselen sular içinde Allah’a şirk koşanları nasıl yuttuğunu anlatmıştır. Aynı şekilde Hud kavmini, Lut kavmini, Ad kavmini afetlerle nasıl helak olduğunu yüce kitabımızda okuyabiliriz. Ayrıca çok yerde de apaçık bir uyarı olarak gönderilen peygambere iman etmedikleri için helak olmuşlar denilmiştir.

Hazreti Peygamberimiz kara bulutu gördüğü zaman ne yapardı? Hazret-i Âyşe Validemizin anlattığına göre Peygamber Efendimiz rüzgâr estiğinde ve gökyüzünde siyah bir bulut gördüğü zaman korkusundan yüzünün rengi değişir, bâzen o buluta karşı durur bakar, bâzen geri döner, eve girer çıkardı. Yağmur yağdığında ise rahatlardı. Bunlar bir endişe alâmeti idi. Hazret-i Âyşe validemiz bunun sebebini öğrenmek isteyince Rasûl-i Ekrem Efendimiz: “Ne bileyim, belki bu kara bulut Âd kavmine geldiği gibi bir azâb olur. Onlar gördükleri siyah bulutu yağmur yağdıracak bir bulutzannetmişlerdi; ama o elîm bir azâb getirdi.” (Buhârî, Tefsîr, 46/2; Müslim, İstiskâ, 14-16) Yine Hazret-i Âyşe vâlidemizden şöyle bir hadîs nakledilir: Rüzgar şiddetli estiği zaman Rasûlullâh şöyle buyururdu: “Allâh’ım! Sen’den bu rüzgârın, bu rüzgarın içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin hayırlı olmasını istiyorum. Bu rüzgârın, içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin şerrinden de Sana sığınırım.” (Müslim, İstiskâ, 15) Himaye eden ve koruyan ancak Allah’tır. İnananlar için afetler Allah’u Azimüşan’ın azametinin ve haşyetinin sonsuzluğunu ve kendi acizliğimizi gösterir. Malın, mülkün, dünya hayatının gelip geçiciliğini saniyeler içinde hissettirmesi bakımından afetlerin büyük etkisi vardır. Büyük Afetlerde bir anda oluşan birlik ve beraberlik duygusu insan olarak birbirimize kenetlenmemiz, yardım duygularının yoğunlaşması hep afetlerde oluşan Allah’ın içimizde uyanmasını istediği duyguların ortaya çıktığı zamanlardır. Geçen hafta İstanbul’da meydana gelen dolu yağışı ve denizde oluşan hortumla birlikte gelen fırtına karşısında bir vatandaşın sosyal medyadan yazdığı cümle hoşuma gitti; “Gök gürültüsünü seviyorum bize Yaradanın kim olduğunu hatırlatıyor.” diyor. Büyük felaketler karşısında sığınacağımız tek merci ve korunak ancak Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Ancak her türlü maddi ve manevi felaketlere karşı yol bellidir. Yol Sıratimüstakim’dir. İslam’a sarılmak; adaletli olmak, ahlaklı olmak ve seciyeli olmaktır. Ülkemizde maalesef ki çeşitli altyapı sorunları, çarpık kentleşme, küresel ısınma, bitki örtüsündeki azalma gibi sebeplerden dolayı sel ve taşkın gibi doğal afetler sıkça yaşanmaktadır. Bu sebepten, can ve mal kaybına yol açabilen bu tarz acil durumlar öncesinde, sırasında ve sonrasında yapmamız gerekenleri hatırlatmak istiyoruz. Ra’d Suresi, 17. ayet: “(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.”

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Allah’u Teala bazen kişiye özel imtihanlar yüklediği gibi bazen de bir topluluğu imtihan eder. Aslında Rabbimiz bizi her vesile türlü türlü aracılarla uyarır ve deyim yerindeyse kendimize gelmemiz için silkeler. İnsan beşerdir; her an şaşabilir, azabilir, yoldan çıkabilir, yolunu kaybedebilir, nefsinin zaaflarına yenik düşebilir ve böylece hatalardan, günahlardan dolayı başına her türlü felaketler gelebilir. Allah ikazlarıyla kulunun tutumunu eleştirir, layık olduğu mertebeye yükselmesi için ikaz eder. Adaletsizlik, ahlaksızlık, seviyesizlik doğru düzeni bozar. Huzuru ve mutluluğu tehdit eder. Adaletsizlik ve ahlaksızlık her şeyi mubah kılar ki; Allah gadabını gösterir. Trafikte alkollü araç kullanmak zincirleme kazalara neden olabildiği gibi. İslam’da din ve bilim birbirinden ayrılamaz. Din ve bilim birbiriyle çatışmaz. İyi ya da kötü ne yaparsanız dünyada da öncelikle karşılığını bulursunuz. Onun için afetler, Yüce Allah’ın bir uyarısıdır. Afetler türlü türlüdür. Afet deyince aklımıza hemen doğal afetler gelir. Fakat bu konuda Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde insanın başına gelebilecek farklı afetlerden bahsetmektedir. Bize İmam Suyuti Camius sağır tarafından nakledildiğinde göre Hazreti peygamberimiz şöyle demiştir;

“Aklın afeti, aklını zekasını beğenmektir. Cesaretin afeti, azgınlıkta kullanmaktır. Cömertliğin afeti, başa kakmaktır. Güzelliğin afeti, güzelliği ile kibirlenmektir. İbadetin afeti, ara vermektir. Konuşmanın afeti, yalan söylemektir. Hilmin afeti, ahmaklık ve zillettir.” Yukarıdaki bu afetleri küçük afetler olarak adlandırırsak bunların çoğalmasıyla da büyük afetlerin olabileceğini düşünebilmek lazım. Yaşlılarımız ne güzel söylemiştir; ”Azmayın başımıza bir felaket gelecek.” Bu söz geçmişten bu güne taşınan bir uyarıdır. Azgınlık, sapkınlık, aç gözlülük insanın felaketini hazırlayan şeylerdir. Doğal Afetler ekolojik dengenin bozulmasından mı olur? Hiç bir şey birbirinden bağımsız değildir. Doğayı da yaratan Allah olduğuna göre, ona verilecek zararı da Allah doğanın eliyle alacaktır. Biz buna ister doğal afet diyelim ister hırslarımızın sonucunda doğayı düşünmeden yaptığımız yapılaşmaların veya başka tahribatların doğaya verdiği zararın ekolojik dengeyi bozmasıyla oluşan afetler diyelim. Sonuçta hepsinin birbiriyle ilintisi vardır. Afetlerle kavimlerin yok oluşu. Allah’u Teala Kuran-ı Kerim’de birçok yerde doğal afetler sonucunda yok olan kavimlerden bahsetmiştir. Mesela Ankebut suresinin 40’ıncı ayetinde ; “İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstünde taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.“ Nuh Peygambere uymayanları şiddetli fırtına ve sel ile nasıl yok ettiğini, dağlar kadar yükselen sular içinde Allah’a şirk koşanları nasıl yuttuğunu anlatmıştır. Aynı şekilde Hud kavmini, Lut kavmini, Ad kavmini afetlerle nasıl helak olduğunu yüce kitabımızda okuyabiliriz. Ayrıca çok yerde de apaçık bir uyarı olarak gönderilen peygambere iman etmedikleri için helak olmuşlar denilmiştir.

Hazreti Peygamberimiz kara bulutu gördüğü zaman ne yapardı? Hazret-i Âyşe Validemizin anlattığına göre Peygamber Efendimiz rüzgâr estiğinde ve gökyüzünde siyah bir bulut gördüğü zaman korkusundan yüzünün rengi değişir, bâzen o buluta karşı durur bakar, bâzen geri döner, eve girer çıkardı. Yağmur yağdığında ise rahatlardı. Bunlar bir endişe alâmeti idi. Hazret-i Âyşe validemiz bunun sebebini öğrenmek isteyince Rasûl-i Ekrem Efendimiz: “Ne bileyim, belki bu kara bulut Âd kavmine geldiği gibi bir azâb olur. Onlar gördükleri siyah bulutu yağmur yağdıracak bir bulutzannetmişlerdi; ama o elîm bir azâb getirdi.” (Buhârî, Tefsîr, 46/2; Müslim, İstiskâ, 14-16) Yine Hazret-i Âyşe vâlidemizden şöyle bir hadîs nakledilir: Rüzgar şiddetli estiği zaman Rasûlullâh şöyle buyururdu: “Allâh’ım! Sen’den bu rüzgârın, bu rüzgarın içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin hayırlı olmasını istiyorum. Bu rüzgârın, içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin şerrinden de Sana sığınırım.” (Müslim, İstiskâ, 15) Himaye eden ve koruyan ancak Allah’tır. İnananlar için afetler Allah’u Azimüşan’ın azametinin ve haşyetinin sonsuzluğunu ve kendi acizliğimizi gösterir. Malın, mülkün, dünya hayatının gelip geçiciliğini saniyeler içinde hissettirmesi bakımından afetlerin büyük etkisi vardır. Büyük Afetlerde bir anda oluşan birlik ve beraberlik duygusu insan olarak birbirimize kenetlenmemiz, yardım duygularının yoğunlaşması hep afetlerde oluşan Allah’ın içimizde uyanmasını istediği duyguların ortaya çıktığı zamanlardır. Geçen hafta İstanbul’da meydana gelen dolu yağışı ve denizde oluşan hortumla birlikte gelen fırtına karşısında bir vatandaşın sosyal medyadan yazdığı cümle hoşuma gitti; “Gök gürültüsünü seviyorum bize Yaradanın kim olduğunu hatırlatıyor.” diyor. Büyük felaketler karşısında sığınacağımız tek merci ve korunak ancak Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Ancak her türlü maddi ve manevi felaketlere karşı yol bellidir. Yol Sıratimüstakim’dir. İslam’a sarılmak; adaletli olmak, ahlaklı olmak ve seciyeli olmaktır. Ülkemizde maalesef ki çeşitli altyapı sorunları, çarpık kentleşme, küresel ısınma, bitki örtüsündeki azalma gibi sebeplerden dolayı sel ve taşkın gibi doğal afetler sıkça yaşanmaktadır. Bu sebepten, can ve mal kaybına yol açabilen bu tarz acil durumlar öncesinde, sırasında ve sonrasında yapmamız gerekenleri hatırlatmak istiyoruz. Ra’d Suresi, 17. ayet: “(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.