1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yaratıcılık kadının doğasında var. Dokunduğu yer yeşerir ve çiçek açar. Çoğu zaman da kendini keşfetmeden yitip giden hayatlar.  Evlat kimliği, eş kimliği, anne kimliği, daha nice kimlikler. Bu kimliklerin arasında unutulmuş bir ben. Herkese ve her şeye yetişirken kendine geç kalmışlık. O da bunu fark edebilirsen. ‘’Bir ben var benden içeri ‘’Yunus Emre’nin de söylediği gibi, içerideki beni bulmak keşfetmek.

‘’Bir kadının eline dal verirsin ağaç eder, ekmek verirsin aş eder, ev verirsin yuva eder, sevgi verirsen yaşamını cennet eder ’sözü var ya, kadının eline bir fıçı verirsin alır o fıçı kapağını birer sanat eserlerine dönüştürür. Yaratıcılığın böylesi dedirtir görenlere. Şirvan Akgül, Şirvan’ın Kadın Portreleri Sergisi, Arya Kamalı Uluslararası Kültür Sanat Merkezi’nde sanat severlerin ziyaretine açıldı. Sanat severlerin oldukça yoğun ilgi gösterdiği sergi, sıra dışı bir sergiydi. Sergideki yağlı boya portrelerin bir fıçı kapağında sanat eseri haline gelmesiydi. Portrelerde sanatçının kadınların iç dünyalarını duygu geçişlerini, duygularının dışa vurumunu soyutlama çalışmış, kadının var olma çabasını var oluşunda verdiği mücadeleyi kadın suretlerinde birebir gözlemleyebilirsiniz. Serginin ilginç tarafından biri de ziyaret eden kadın sanat severlerin portelerde kendini bulmaya çalışması, kendini ruhen ve şeklen, hangisi ben olabilirim diyerek kendini eşleştirmesi… Benimde beni temsil edebilecek kadın tablosunun arayışına girerek sergiyi incelemem ve temsili resmi bulmam sergi ziyaretimi daha keyifli bir hale getirdi.

Kadın temalı sergide ağırlıklı olarak hüznün dikkat çektiğini, her kadının farklı fakat hepsinde hüznün hakim olduğunu sorduğumda. Bir şeylere dikkat çekmekti benim amacım gülümsemenin bile ardındaki hüznü gördünüz mü? Kadına yapılan şiddet döneminde bunlardan çok etkilendim ve bunları da yansıtmaya hissettirmeye çalıştım, hüzün ağırlıklı oldu biraz.

Şirvan Akgün…

Azeri kökenli 1973 doğumlu ve iki erkek çocuğu annesi. 2004 yılında yağlı boya üzerine özel ders alarak resme başladığını ve daha sonra kendi atölyesinde yağlı boya resim çalışmaları yaptığından bahsetti. Asker eşi olduğundan bundan dolayı Türkiye’nin çoğu yerlerinde bulunduğunu ve buralarda çeşitli kişisel ve karma sergiler açtığını belirtti. İlk sergisinin hocamız ve öğrencileriyle Mehmetçik Vakfı şehit aileleri yararına olduğunu, güzel tepkiler aldıklarını ve hocamızın yüreklendirdiğini belirtti.  ‘Sende bir ışık var.’ diyerek beni gururlandırdı bende onun yolundan gitmeye çalıştım diyerek duygularını ifade etti. ‘Başlangıç olarak tuvalle başladım daha sonra ayrıldığım eşimin çalıştığı fabrikada geri dönüşüme dayalı bir ürün olarak fıçı kapaklarını nasıl değerlendirebilirim diye kafamda şimşekler oluştu. İki sene pandemi de kapalı kaldık bir şeyler yapmalıyım artık diyerek evimin bir bölümünü atölyeye çevirdim. İki sene önce de Tema Vakfı ile bir sergim oldu o sıralar İzmir’de çok fazla yangınlar oluyordu. Daha sonra Kıbrıs Şehitliği’nde oldu, bir sokak sergisiydi bu, çevreci ressam olarak güzel tepkiler aldım.’ diyen sanatçı bunun mutluluğunu ve heyecanını yaşıyordu.

Kadının ve sanatın elinde bir fıçı kapağının sanatla buluşması birer sanat eseri tablolar olma hikayesi… Sanatta sınırsızlığın en güzel örneklerinden birisi Şirvan Akgün. Özgür olduğunda özgün de oluyorsun kendini buluyorsun sanatta. Özgür olduğunda yaratıcılığında oluyor. Hayal gücünün sınırsızlığında, insan yaratıcılığının becerisinin geri dönüşümde sanatla bütünleşerek değer bulacağı bu sergi. Bir kadının hayal gücünün sınırsızlığında yaşamı sanatla güzelleştirmesi yaşama zarif bir dokunuş…

Sanatçıyla yaptığımız sıcak sohbetimiz, zarif ve mütevazi tavrı ile oldukça keyifli geçti. Sanatçı, ‘Kendime, çocuklarıma, ilerideki torunlarıma güzel eserler bırakmak istiyorum. Benim için en büyük mutluluk bu.’ diyerek sözlerini tamamladı. Kendisine teşekkür ediyorum ve başarılarının katlanarak artmasını diliyorum.

Sevgiyle, hoşça ve güzelliklerle kalın…