Total Banner
MÜCADELEYE MÜDAHALE
929 okunma

MÜCADELEYE MÜDAHALE

ABONE OL
13/07/2022 10:24
MÜCADELEYE MÜDAHALE
0

BEĞENDİM

ABONE OL

             Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye başlar masallar, bizi kâh güldürür kâh hüzünlendirir, yaşanmışlıklarla ders verir, öğüt olur ömrümüze. Kadınlar prensesleştirilir, sonu mutlu biten hikayelere konu olur. Gerçek yaşama dönüldüğünde ise Tomris Hatun, Nene Hatun, Sabiha Gökçen, Şenay Aybüke Yalçın olur efsaneleşir kadınlarımız. Kadınlarımız savaşmış, toplumu eğitmiş ülkenin en ve ilklerine isimlerini yazdırmışlardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yeniden dirilen Türkiye Cumhuriyeti’nin de ilk hedeflerinden biri kadınlara öncelik tanımak olmuştur.  Türkiye, kadınlara hak ettiği değeri ve birçok hakkını Avrupa devletlerinden daha önceki yıllarda sağlamıştır. Seçme ve seçilme hakkından, öğrenim hakkına kadar yeni haklar elde etmiş olan kadının adı kamusal alanda da tanınmıştır.

              Toplumsal dönüşümlerle birlikte kadın, kazandığı haklar için mücadele etmeye başlamış ve bu mücadeleler müdahalelerle baskılanmaya çalışılan bir döngüye girmiştir. Masallarda güzelleştirilen kadının tüm güzellikleri hayatın gerçeklerine dönüldüğünde eril hegemonya içinde öğütüldü. “Kadının saçı uzun aklı kısa” “kızını dövmeyen dizini döver” “kadın aklıyla iş yapılmaz” gibi atasözleriyle kadının toplumsal rolleri çizildi ve ikincil konuma itildi.

              Gelinlik giydirilerek büyük eğlenceler eşliğinde masal kahramanı gibi baba evinden uğurlanan genç kadına ancak kefenle baba evine geri dönebileceği empoze edilmiştir. Kadın evlendiği zaman evini çekip çevirmekle, susmakla, idare etmekle görevlendirilmiştir artık. Bir günde büyütülür kadınlar, bir günde ömrüne birçok sorumluluk yüklenir. Kadın ailenin erkeklerini doyurmakla, temizlik yapmakla yükümlü biri olarak evinin duvarları arasındaki yaşam alanıyla bir arada düşünülerek iş hayatında kendine yer bulmaya çalışmıştır. Hem iş hayatı hem de evdeki anne, eş görevlerini eksiksiz yerine getirmesi beklenen kadın, sistemli olarak kadın olması ile ilgili eleştirilere her zaman maruz kalmıştır.

              Toplumun belirlediği sınırlı roller çerçevesinde davranması beklenen kadına şiddet uygulanarak hakimiyet kurulmaya çalışılmıştır. Özellikle ataerkil toplumlarda kadını baskı altına almak, sindirmek, susturmak erkek için övünç kaynağı haline gelmiştir. Şiddet; huzursuzluk, ailenin dağılması gibi sonuçlarının yanında kadın ve çocuğun sağlığında da geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açar, hatta ölümle sonuçlanabilir. Şiddet olaylarının gün geçtikçe arttığı ve yapılan çalışmaların yetersiz kaldığı görülmektedir. Bianet’in (https://bianet.org/)  tuttuğu 2022 yılının ilk 6 ayında kadın ve çocukların maruz kaldığı erkek şiddeti çetelesi verilerine göre; erkekler yılın ilk 6 ayında 391 kadına şiddet uyguladı, 146 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 63 kadını taciz etti ve en az 406 kadını da seks işçiliğine zorladı.

            Birçok sorunu beraberinde getiren şiddet, toplumsal bir dönüşümüne neden olarak toplumsal huzursuzluğa yol açabilir. Şiddete şahit olarak büyüyen çocuklar ilerleyen yaşlarında şiddetle karşılaştıklarında bu duruma tepkisiz kalabilir ve şiddet uygulamaktan da çekinmeyebilir. Şiddet’ in sonuçları zincirleme bir şekilde ilerleyerek, geri dönüşü mümkün olmayan değersizlik hissine neden olarak, umutsuz ve vazgeçmiş bir geleceğin doğuşuna yol açabilir.

             Bütün bunlar ışığında kadının adının toplumsal ve kamusal alanda yer alması, iş ve aile yaşamında dengelerin kurulması gereklidir. Zira toplum olarak büyük bir kazanın eşiğinde olabiliriz. Elde edilen haklar, erkeği kadından uzak tutmak için ya da erkeği denetim altında tutarak kadının korunmasını sağlayarak devam ettirilemez. Kadın maruz kalabileceği şiddet eylemlerine karşı kendi hakları olduğunu, ağır cezai yaptırımları olduğuna güvenebilmeli ve kadın olarak tehlikelere rağmen korunmaya muhtaç olmadan özgürce yaşayabildiği bir toplumda var olabilmelidir. Anayasal düzenlemeler, kadın hakları sözleşmeleri kadının yanında ve şiddeti önleyici bir referans olarak ortaya konulmalıdır.      

             Kadınlar çiçekleştirilmek değil, sadece kadın olduğu için mutlu bir şekilde nefes almak istiyor. Kadının adının hayatın her alanında güzelliklerle yer aldığı, haklarını mücadele etmeden, yorulmadan, kırılmadan elde edebildiği umutlu günlere.İHA

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.