İş hayatında mutlu olmak, sevdiği işi yapmak, iş yerinde huzurlu ve uyum içinde çalışmak önemlidir çünkü hayatımızın büyük bir kısmı orada geçer ve kalan kısmını da büyük oranda etkiler. İşinde mutlu olan hayatında da mutlu olur.
Ama hepimiz iş hayatımızda çeşitli sıkıntılar yaşıyoruz. Daha sabah evden çıkarken başlıyor bu sıkıntılar. Meselâ yağmur yağıyor ve şemsiyemizi evde unutmuşuz. Bu yetmezmiş gibi yanımızdan hızla geçen münasebetsiz bir sürücünün sıçrattığı sular yüzünden üstümüz çamur olmuş ve önemli bir toplantımız var. Ya da topuğumuz kırıldığı için eve dönmek zorunda kalmışız, bu yüzden otobüsü kaçırmış ve işe geç kalmışız. Bunun için patrondan yediğimiz fırça yetmezmiş gibi biz gelene kadar işimizi yapmak zorunda kalan mesai arkadaşımızın kınayan bakışlarına da katlanmak zorunda kalmışız. Anlayışsız müdürümüz çocuğun okulundaki toplantı için bir saat erken çıkmamıza izin vermemiş. Ya da yıllık iznimizi istediğimiz zaman aralığında alamamışız.
Gün boyu mesai arkadaşlarımızla anlaşmazlıklar, sarf edilen kırıcı sözler, üstlerimizin çıkışmaları, yetiştiremediğimiz işlerin stresi…
İş günü boyunca yaşadıklarımızdan dolayı üzerimizde biriken stresle eve geldiğimizde kimimiz patlamaya hazır bomba gibi olur, hem evdekilere hem kendimize akşamı, ailece birlikte olacağımız kıymetli saatleri zehir ederiz; kimimiz içimize kapanır, bizi üzen olayı tekrar tekrar yaşayıp kendimizi yer, güzel zamanları kaçırırız.
Eve iş getirmek sadece evdeyken de bilgisayar başında çalışmak değildir. Eve geldiğimizde hâlâ iş yerinde yaşıyorsak, oradan çıkamamışsak işi eve taşımışızdır.
Günümüzün büyük bir bölümünü işyerinde geçiriyoruz. Evde ailemizle geçirdiğimiz zaman ise işte olanları düşünerek harcanamayacak kadar kısa. Bu zamanı mutluluk ve huzur içinde en iyi şekilde değerlendirmek yerine işyeri sorunlarıyla devam etmek neden?
İş saatleri dışında ailenizle geçirdiğiniz saatler sadece size ait. Siz izin vermezseniz beraber çalıştığınız kişiler ister arkadaşınız olsun ister patronunuz, bu saatlerinize müdahele edemez, sizi orada üzemez.
Akşamlar bizim. Hafta sonlarınız bizim. Yıllık izinlerimiz bizim. Bu zaman aralığında işi düşünmeye, orada yaşadığımız sorunlar için kendinizi üzmeye devam etmek nede? Haksız yere azarlayan patrona bir türlü söyleyemediklerimizi kafamızda dönüp durmasa, iş takibine geldiğinde olay çıkaran, ne kadar haksız da olsa tepki veremediğimiz vatandaş bizimle birlikte evimize gelmese, ertesi gün bizi bekleyen yoğun iş temposu için akşamdan kaygılanmasak, daha gelmemiş bir gün için strese girmesek daha mutlu olmaz mıyız?
Bunlarla geçirilen zaman ailemizden, sevdiklerimizden çalınmış zamanlardır. İşi eve taşımak hayatın kalan kısmını yaşayamamaktır. Oysa yuvanın sıcaklığını fark edip çocuklarımızla, eşimizle, büyüklerimizle geçireceğiniz zamanı en güzel şekilde değerlendirmek gün boyu yaşadığımız bütün stresi alıp götürür. Bizi ertesi güne hazırlar, daha dinç, daha mutlu, daha dinamik olarak işe başlamamızı sağlar. İş yüzünden bütün hayatı kendimize zehir etmek yerine işi işte bırakmak daha doğru değil mi?
Nilüfer BEKÇİ
GÜNDEM
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024ÇEVRE
05 Kasım 2024EKONOMİ
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024GENEL
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024GENEL
05 Kasım 2024YAZARLAR
05 Kasım 2024ÇEVRE
05 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.