Nereden başlanır böyle bir duyguyu tarif etmeye bilemiyorum. Anne olunca anlarsın dedikleri her şeyi iliklerime kadar yaşamak istiyorum. Adım adım her şeyi seninle birlikte yaşamak ve seninle birlikte yaşlanmak istiyorum. Ne de olsa bugüne bugün iki aylık kız çocuğu annesiyim. Eliz sahra’ nın annesiyim. Rabbime sonsuz şükürler olsun ki böyle yüce bir duyguyu bana yaşattığı için. Allah gerçekten yürekten isteyen ve ona ömür boyu gözünden sakınacak herkese bu duyguyu yaşatsın. Tarifsiz bir duyguya an be an şahitliktik etmek bambaşka bir şey. Her şey önce içinde başlıyor. Sadece sana bağlı olan seninle birlikte atan küçücük bir kalp. Yavaş yavaş büyüyor. Minik ellere minik ayaklara dönüşüyor. Hayatın boyunca eline aldığın en anlamlı fotoğraf sana veriliyor. Kimselere benzetemediğin bir simayı tanımlandırmaya çalışıyorsun. Gözlerini o buğulu kareden görmek için saatlerce o kâğıt parçasına bakıyorsun. Ama yine de kimselere benzetemiyorsun. Ne babası ne sana benzemiyor o küçük kalp. O bambaşka güzel senin için kimselere benzemeyecek kadar. Hatta kendine bile. Hayatın boyunca yaşamadığın kadar heyecanlı bir bekleyiş oluyor o dokuz ay. Her günün ayrı önemli senin için. Çünkü içinde senin büyüttüğün biri var. Sen ne yersen ondan beslenen sen hissedersen onu hisseden. Her şeyi ile tamamen sana bağlı biri. Hem de duyguların en safı en temizi en hası ile. Her duygunun en ve eni ile. Kendin bile bazen inanmakta zorlanıyorsun. Nasıl oluyor da içinde senin büyüttüğün seninle nefes alan bir canlı oluyor. İşte tam da bu yüzden bir çocuğun dünyaya gelmesi mucize oluyor. Bunun için mucize gibi bir şey deniliyor. Yavaş yavaş günleri saymaya başlıyorsunuz. Ardından haftalar aylar derken büyük güne vuslata saniyeleri sayarken buluyorsunuz kendinizi. Sonuçta sayılı gün. Gelip geçiveriyor dokuz aylık serüven. Tekmelerini hissettiğinizdeki duyguyu tarif edecek kelime henüz icat edilmedi. Belki de gözyaşı olarak süzüldü yüzünüzden ya da bir mutluluk çığlığı. Son haftalarda artan ağrılarınızı içinizde hissettiğiniz minicik ayaklar geçiriyor. Tekme ilk defa şiddet içerikli olmaktan çıkıyor. derler ya bir kadına ancak karnındaki tekme atabilir diye. Tekme eylemi ona verilmiş en güzel hak oluyor gözünüzde. Tekme fiili dilinize bile çok yakışıyor. Oturup karnınızı izlemeye başlıyorsunuz o anı yakalamak için. Ve gün geliyor ki hayatınıza güneş doğuyor. Çektiğiniz sancılar, haplar, ilaçlar her şey o an hayatınızda odayı inleten bir ağlama sesine bırakıveriyor. O an kendi gözlerinden yaş akmayan anne var mıdır acaba? başkalarını bilemiyorum da ben ağladım ona bakarken hüngür hüngür ağladım kanıyla suyuyla her hali ile çok güzeldi. Hatta en güzeli idi. Çünkü benimdi. İsmini Sahra koydum. Çünkü senden önce ben sahra gibi uçsuz bucaksız çöldüm. Sen geldin hayatıma daha ana rahmindeyken hayatıma vaha oldun. Ben kocaman sahra çölüydüm seninle birlikte yeşerdim ova oldum, göl oldum deniz oldum. Adının başına eliz koydu teyzen. Emir veren prenses demekmiş. Babanın prensesi olduğun için senin emrin başımız gözümüz üstüne küçük hanımefendi. Hoş geldin dünyamıza eliz Sahra’mız. Horoz Gazetesi’nin en küçük üyesi.
SAHRA
GÜNDEM
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024ÇEVRE
12 Ekim 2024EKONOMİ
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GENEL
12 Ekim 2024GÜNDEM
12 Ekim 2024GENEL
12 Ekim 2024YAZARLAR
12 Ekim 2024ÇEVRE
12 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.