0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bir yargıya varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki bağlantılardan yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak. Düşünmenin sözlük anlamı bu.

Biraz açarsak, düşünmek bilgi gerektirir. Sabır gerektirir. Hazır bilgiyi kabul etmez. Veri gerektirir. Bu verilerin karşılaştırılması, bağlantılar kurulması ve sonunda düşünceler üretmeyi gerektirir. Düşüncelerimiz bazı duygularımızı oluşturur, duygularımız davranışlarımıza yol açar, davranışlarımız alışkanlıklarımızı oluşturur. Ki bu çok önemli bir süreçtir.

Bilgisi çok olan, ufku geniş olan insan düşünür ve yargılar, kararlar oluşturur. Bu kararlar da dediğim gibi davranışları belirler.

Düşünmek insanı hayvandan ayıran en belirgin özelliktir. İnsan beş duyunun biri ya da birkaçından yoksun olabilir ama düşünce yetisi her zaman vardır, her insan düşünebilir. Yeter ki istesin.

Fakat maalesef her insan bu yetiyi kullanmaz, kullanmak istemez. Bu insanlara ben düşünce tembeli diyorum. Bunlar verilen bilgileri analiz etmek kendi aklı, birikimi ve tecrübesiyle değerlendirerek düşünce üretmek yerine hazır bilgiyi kabul etmeyi, başkalarının düşüncelerini benimsemeyi, tercih ederler. Çünkü bu kolaydır, düşünmek ise zordur.

Oysa düşünmek insanın ufkunu açar, kişiyi özgürleştirir, düşünen insan kendi kararlarını verip uygulayabilir, kendini yönetebilir. Düşünmeyen insan ise sürekli başkaları tarafından yönlendirilir.

Düşünmek beyin hücrelerinin yaşlanmasını engeller. Kullanılmayan her organda olduğu gibi beyin de kullanılmazsa geriler, erken yaşlanır, hücreleri erkenden ölür. Beraberinde Alzheimer gibi hastalıkları da getirir.

Düzenli olarak bulmaca çözmek, yabancı dil öğrenmek, şiir ezberlemek, münazaralara katılmak, makaleler okuyup üzerinde düşünmek beyin hücrelerinin yaşlanmasını engeller. Düşünce akışını hızlandırır. Düşünce yeteneği, problem çözme becerisini de beraberinde getirir.Ancak düşünme eylemi bunlarla sınırlı kalmamalıdır.

Benim asıl üzerinde durmak istediğim, yukarıda da vurguladığım gibi hazır bilgiyi kabul etmemek, her okunanı, her duyulanı her görüleni mutlaka akıl çerçevesinde, mevcut bilgiler ışığında ve tabii ki kişisel vicdan eşliğinde değerlendirmek gerektiği. Bunu belli bir birikimi olan her birey yapabilir.

 Biraz da olsa okumuş olan, bir kültür birikimi olan herkesin yapabileceği bu eylemi yapmaktan kaçınanlar kandırılmaya, dogmalara bağlı kalmaya ve belli bir çerçevenin içine hapsolmaya müsaittir.

Eşiniz, arkadaşınız, babanız, kardeşleriniz, patronunuz, ya da başka biri, üzerinizde hâkimiyet kurmak niyetindeyse düşünmenizi istemez. Bu nedenle kızların okumasına hâlâ pek çok bölgede izin verilmemektedir. Hâlâ çoğu erkek, yanında kendisinden akıllı veya başarılı kadın istemez.

Bu nedenle, özgürlüğümüz, mutluluğumuz ve kandırılmadan yaşayabilmemiz ve kendi sorunlarımızı çözebilmemiz için düşünmeye üşenmeyelim.