Total Banner
DADAŞLAR DİYARI ERZURUM     
385 okunma

DADAŞLAR DİYARI ERZURUM     

ABONE OL
29/12/2022 10:20
DADAŞLAR DİYARI ERZURUM     
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kars sonrası rotamız olan ilimiz Erzurum’du. Erzurum, Palandöken Dağı’nın eteklerine kurulmuş, camileriyle, medreseleriyle, kümbetleriyle maneviyatı oldukça fazla olan bir şehir. Gezerken her girdiğiniz caddede ya da sokakta bir camiye ya da bir medreseye rastlıyorsunuz. Çoğunluğu, Selçuklu ve Saltuklu Beyliği dönemlerinden kalma eserler. Erzurumlular, birbirlerine “Dadaş” diye seslenirler. “Dadaş” kelimesi, sıklıkla Erzurum ilinde kullanılan bir kelimedir. Peki anlamı nedir? “Erkek kardeş, hemşeri, dost, arkadaş, babayiğit, cesur” anlamlarında kullanılmaktadır. Erzurum’a vardığımızda ilk olarak “Erzurum Kongre Ve Milli Mücadele Müzesi” ni ziyaret ediyoruz. Milli Mücadele yol haritasının çizildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinin atıldığı ve Erzurum Kongresi’nin yapıldığı binadır. Şehir merkezinde gördüğümüz diğer tarihi yapılardan biraz bahsedeyim.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE: Adeta Erzurum’un simgesi haline gelmiş, Selçuklu’dan kalma mimarisiyle en görkemli eserlerden biri. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın kızı Hüdavent Hatun tarafından 1253 yılında yaptırılmış. Kızının isminden dolayı Hatuniye Medresesi olarak da söyleniyor. Medresenin giriş kapısı (taç kapı) muhteşem bir işçiliğe sahip. Üzerinde çeşitli şekiller, yazılar ve Orta Asya Türkleri’nin simgesi olan hayat ağacı, çift başlı kartal, ağzı açık iki yılan gibi işlemeler bulunuyor. Hayat Ağacı, Orta Asya’da ölümsüzlüğü ve gücü temsil edermiş. Kapıdan içeri girdiğinizde de büyük bir avlusu bulunuyor. Medresenin dikkat çeken bir özelliği de, minarelerinin yapımının yarım kalmış olması. Yarım kalmasına sebep, iki efsane anlatılagelir.

İlk efsane; “Alaeddin Keykubad gittiği savaşta şehit olunca işçiler ücretini alamazlar ve minarelerin yapımını yarım bırakırlar.”

İkinci efsanenin de hüzünlü bir hikayesi vardır. “Medresenin minarelerini usta ve çırağı paylaşarak yapmaya başlarlar. Çırağın yaptığı minare, ustasının yaptığı minareden daha güzel olur ve dikkat çeker. Böyle olunca çırak, büyük bir gurura kapılır. Bir gün ustasına “Bana bir su getir” diye sesleniverir. Usta, buna dayanamayıp kendisini minareden aşağıya atar. Çırağı da yaptığı hatayı anlayarak pişmanlık duyar ve o da kendisini aşağıya atar. İkisi de oracıkta can verirler” Minarelerin yapımı bir daha da tamamlanamamış.

ERZURUM ULU CAMİ: Çifte Minareli Medrese’nin hemen yanı başında bulunuyor. Saltuklu Beyliği döneminden kalma bir cami.

ERZURUM KALESİ ve SAAT KULESİ: Ulu Cami’nin karşısında yer alıyor. Kaleye çıkıp şehri kuşbakışı seyretmeniz mümkün. Saat Kulesi de, Saltuklular döneminde İç Kale Mescidi’nin minaresi olarak yapılmış. 1877 yılında İngilizlerin hediye ettiği saat, minarenin tepesine monte edilmiş. O dönemlerde Gözetleme Kulesi olarak da kullanılmış.

TARİHİ ERZURUM EVLERİ: Kalenin karşısındaki sokaklarda rastlayacağınız Tarihi Erzurum Evleri’ni gezip otantik bir ortamda çay ve kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

 ÜÇ KÜMBETLER: Saltuklular döneminde yapılmış, birbirinin hemen yanında bulunan 3 adet anıt mezarlardır. O dönemde, ölen büyük devlet ve din adamlarının büyüklüğünü ve saygınlığını göstermek için yapılırmış. En büyüğünün de Emir Saltuk’a ait olduğu söyleniyor. Diğerlerinin kime ait olduğu bilinmiyor. Ayrıca yanlarında küçük kare şeklinde bir de yapı bulunuyor. Bu yapının ne amaçla yapıldığı da bilinmiyor.

LALA PAŞA CAMİ: Osmanlı döneminde yapılan ilk camilerden biri. Sadrazam Lala Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış.

YAKUTİYE MEDRESESİ: Lala Paşa Cami’ye yakın konumda bulunan Yakutiye Medresesi’nin yapımı, çok eski tarihlere dayanıyor. 1310 yılında, Moğol İlhanlı hükümdarı Olcaytu döneminde Emir Hoca Cemalettin Yakut tarafından yaptırılmış.

RÜSTEM PAŞA SARAYI (TAŞHAN): Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve sadrazamı Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. 2 katlı yapının kapısından girdiğinizde avluya çıkıyorsunuz. Burada Erzurum’un ünlü oltu taşından yapılmış hediyelik eşya satan ve imalatını yapan birçok dükkan bulunuyor.

 ERZURUM ATATÜRK EVİ MÜZESİ: Atatürk, Erzurum Kongresi için geldiğinde 52 gün bu konakta kalmış.

PALANDÖKEN KAYAK MERKEZİ: Erzurum merkeze 5 km. gibi bir yakınlıkta olması sebebiyle kayak severlerin rahatlıkla ulaşabileceği bir noktada. Hatırlarsanız kayak merkezi, 2011 Dünya Üniversiteler Kış Oyunları, 2017 Avrupa Gençlik Olimpik Kış Oyunları gibi uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapmıştı.  Erzurum’a gelmişken meşhur cağ kebabının tadına varmak için Taşhan’ın karşısındaki bir restorana gittik. Önce cağ kebabı, arkasından da yine meşhur olan tatlıları kadayıf dolması geldi.                                                                                                        Erzurum’un çevresinde de gezilecek o kadar çok yer var ki; Tortum Şelalesi ve Tortum Gölü, Narman Peribacaları, Oltu Kalesi, Erzurum Gökkuşağı Tepeleri, Yüzen Adalar, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları, Uzundere Yedigöller, Narman Adalı Göl bunlardan bazıları. Bizim zaman kısıtlı olduğundan şehir merkezi ve yakınında bulunan bu anlatmış olduğum yerleri gezebildik. İnşallah bir daha Erzurum’a yolum düşerse, Erzurum çevresini de görmek isterim. Dadaşlar sevgiyle kalın…Görüşmek üzere..

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.