BİR GÜN DEĞİL
8 okunma

BİR GÜN DEĞİL

Öğretmenler ve doktorlar, toplum için en önemli meslek gruplarından biri olmasına rağmen saygınlıklarını kaybediyor. Eğitimde kalitenin düşmesi, öğretmen atamalarındaki sorunlar ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları giderek artıyor. Öğretmenlerin ve doktorların maruz kaldığı zorluklara dikkat çeken bu yazı, sorunlara yönelik çözüm önerileri sunuyor.

ABONE OL
23/02/2025 03:30
BİR GÜN DEĞİL
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM”(Hz. Ali)

Ülkemizde son yıllarda saygınlığını değil ama mensuplarına halkın gösterdiği saygının azaldığı iki meslek ne yazık ki öğretmenlik ve doktorluk. Oysaki birine canımızı, birine evladımızı emanet ediyoruz. En büyük değeri onlara vermemiz, en çok onları saymamız gerekmez mi?

“Hocam, hiç olmazsa bir öğretmen olsun” diyor bir baba öğretmenin gözüne baka baka. “HİÇ OLMAZSA ÖĞRETMEN”

Hasta, elindeki ilaç listesini doktorun önüne fırlatıp “ bunları yaz!” diyor. Doktor ilaç yazma memuru ya…

Doktorları da öğretmenleri de darp ediyor, hatta öldürüyorlar gözlerini kırpmadan. Caydırıcı bir ceza da olmadığı için her geçen gün bu şiddet olayları artıyor.

Doktor olmak için uzmanlık süresi ile birlikte en az on yıl okumak gerekiyor. Sonra zorunlu hizmet, belki yan dal uzmanlığı iki yıl daha. Ve ardından onun zorunlu hizmeti.

Öğretmen en az dört yıl okuyor. Sonra yıllarca tayin bekliyor, belki hiç atanamıyor, ücra bir yere de olsa atananlar ise senelerce bekliyor, oradan oraya atanıyor ve ancak ondan sonra memleketinde ya da ona yakın bir yerde çalışmaya hak kazanabiliyor.

Bunca yıl dirsek çürütmüş, köyden köye, şehirden şehre savrulmuş bir hekimi ya da öğretmeni çapsız bir mağara adamı gelip öldürüyor. O doktorla birlikte kurtarabileceği birçok can da ölüyor aslında. O öğretmenle birlikte yüzlerce öğrencinin umutları da ölüyor.

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü.  Öğretmenlere çiçekler veriyor öğrencileri. Her yerde etkinlikler, konuşmalar yapılıyor, öğretmenlere methiyeler düzülüyor. Bunlarla sevgi ve saygı gösteriliyor zannediliyor öğretmenlere.  Ama yılda bir gün göklere çıkarmak değil, onların sorunlarına eğilmek, çözümler üretmek, onlardan alınan itibarı geri vermek gerek.

Atanamadığı için intihar eden öğretmenlerimizi(o kadar çok ki burada adlarını yazamıyorum), öğrencisi tarafından katledilen öğretmenlerimizi, iftiraya uğrayıp sürülen, meslekten men edilen öğretmenlerimizi, terör şehidi öğretmenlerimizi unutmamak, unutturmamak gerek.

Tek amacı topluma düzgün, ahlâklı, ülkeye yararlı, dürüst insanlar yetiştirmek olan idealist öğretmenlerimizin yolunu açmak gerek. Onlara ket vurmak değil, destek olmak gerek.

Sürekli olarak eğitimde kalitenin düşmesinden yakınıyoruz. Bundan da hep okulları ve öğretmenleri sorumlu tutuyoruz. İyi de öğrenciyi çalışmaya teşvik edebilmek için öğretmenin elinde ne bıraktık?  Dersin düzenini bozsa da azarlayamazsın; babası ertesi gün okula gelip saldır; düşük not veremezsin; annesi müdüre, olmadı milli eğitime şikâyet eder, haksız çıkarsın, sürülürsün. Ödev veremezsin, ek kaynak alamazsın.

Tabii ki eskisi gibi katı disiplinli okullar, sert öğretmenler olsun demiyorum, ama unutulmamalıdır ki, öğrenciye sorumluluk vermek, kendi davranışlarının sonuçlarıyla yüzleştirmek hem ailelerin hem eğitimcilerin geleceğimize karşı görevidir.  Yoksa asla gelecekte sorumluluk almayan bir kuşak idare edecek bu ülkeyi ve bunun sonuçları çok vahim olacaktır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP