0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Şöyle bir hayal edin; Orta Çağ şehrin içindesiniz, etrafınız yüksek surlarla çevrili, yukarıya baktığınızda dimdik dağlar, her yerden görülebilen muhteşem güzellikte Kotor Körfezi. İşte bu şehir, Karadağ’ın Kotor şehridir. Kotor Körfezi boyunca uzanır. Norveç Fiyortları’nı aratmayacak bir güzelliğe sahip. Körfezin etrafı Orjen ve Lovcen Dağları ile çevrili. Güneyin Fiyortları diyenler de var. Tarihi dokusuyla, doğasıyla 1979 ‘da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş.

Körfeze Boka Körfezi de deniliyor. Kotor şehri, az nüfusuyla küçük bir şehir. Ama turist sayısı yaz,kış fazla olunca bir hayli kalabalık. Limana baktığınızda Cruise gemilerini, lüks yatları görünce neden bu kadar kalabalık olduğunu anlarsınız. Kotor Körfezi’nin açık denizle birleştiği yere kadar sahil yolu var. 30 km kadar. Rahatlıkla sahil boyu yürüyerek ya da bisiklet kiralayarak dolaşabilirsiniz. Diyebilirim ki, Karadağ’da en çok etkilendiğim şehir burasıydı. Şehrin resmi dili Karadağca’dır. İster Balkanlar’da olsun ister Avrupa’da olsun bütün şehirlerde tarihi dokular titizlikle korunduğu için mutlaka Eski Şehir’leri (Old Town) vardır. Kotor’un da en çok ziyaret edilen noktası, Stari Grad denilen Eski Şehir Bölgesi’dir. Yüksek surlarla çevrili, üç giriş kapısı var. Kuzey, Güney ve Nehir Kapısı.

Kuzey Kapısı’ndan girmek isterseniz, Skurda Nehri’nin üzerine yapılan bir köprüden geçiyorsunuz. Buradaki surlar, dağlara kadar uzanıyor. Surların uzunluğu, 7 km kadar var. Hangi kapıdan girerseniz girin mutlaka Tripuna Meydanı’na varıyorsunuz. Meydanda ve sokaklarında  bir çok kilise, katedral ve müze bulunuyor. Hepsi de ziyarete açık. En çok ziyaret edilenleri; Kampana Kulesi, St.Nikola Kilisesi, Saat Kulesi, John’s Kalesi, Tripun Katedrali, Denizcilik Müzesi, Napolyon Tiyatrosu, Sveti Luka Kilisesi’dir. Kotor Körfezi’nin eşsiz manzarasını seyretmek için Kampana Kulesi’ne ve John’s Kalesi’ne çıkmanız gerekiyor. Ayrıca turistlerin kalabileceği oteller, restoranlar ve alışveriş dükkanları da bulunuyor. Bu yapılar, Orta Çağ’dan bir çoğu da Venedikliler’den kalma. Venedikliler, burada 400 yıl hüküm sürmüşler. Kotor Körfezi’nde sadece Kotor şehri değil görülmesi gereken köyleri, kasabaları ve adaları da bulunuyor. Bunlar; Dobrota, Perast ve Kayaların Leydisi olarak adlandırılan adalardır.

Kotor’dan Dobrata’ya yürüyerek de ulaşılabiliyor. Genelde turistler Dobrata’da denize girmeyi tercih ediyor. Genelde otelden ziyade ev kiralıyorlar. Her evin kendine özel plajı var. Perast Kasabası da Kotor’a araçla yarım saat uzaklıkta. Genellikle turistler, Perast’ın karşısındaki iki küçük adayı görmek için buraya gelirler. Kayaların Leydisi olarak da adlandırılan bu adalar; St.George ve Our Lady of the Rocks Adaları’dır. St.George Adası, oluşum olarak doğal bir ada ve üzerinde manastır bulunuyor. Ada ziyarete kapalı. Our Lady of the Rocks Adası ise, yapay bir ada olduğu için ziyarete açık. Burada bulunan kiliseye giriş serbest. Adanıın nasıl oluştuğuna dair ilginç bir de hiikayesi var. Rivayete göre;  22 Temmuz 1452’de seferden dönen bir denizci önceleri kayalık olan bu adada Bakire Meryem İkonası bulur. O günden sonra artık burası kutsal sayılır. Seferden dönen her denizci buraya taş atar ve atılan taşlarla bu ada oluşur. Bu gelenek haline gelir ve her sene 22 Temmuz’da Perast halkı buraya gelerek taş atarmış. Bu adalara Perast’tan kalkan teknelerle rahatlıkla ulaşılabiliyor.

Hatta bu adalara özel tekne turları yapılıyor. Sizin de bir gün Kotor’a  yolunuz düşerse, tekne ile Körfez turu yapmayı ihmal etmeyin. Çok keyif alacağınız bir tur olacaktır. Kotor’a gelmişken Budva’yı da görmenizi tavsiye ederim. Geçen haftaki yazımda Budva’yı anlatmıştım. Özellikle bu iki şehir, diğer ismi de Montenegro olan Karadağ’ın en güzel şehirlerinden ikisi. Buraları ve Balkanlar’ı görmek isterseniz ve de kendi imkanlarınız yeterli değilse, Balkan Turları düzenleyen turizm acentalarını tercih edebilirsiniz. Bu şehirler, Balkan Turları programlarında yer alıyor. Denizli’de halen bu turları düzenleyen tur şirketleri mevcut. Zaten gittiğinizde göreceksiniz ki, her yerde Türk turist var. Yazımı bitirirken, bol gezili günler dilerim. Sevgiyle kalın…