Total Banner
ŞÜKRETMEK
820 okunma

ŞÜKRETMEK

ABONE OL
30/06/2022 12:28
ŞÜKRETMEK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Doyumsuzluğun had safhaya ulaştığı bir çağda yaşıyoruz. Günümüz insanı, neredeyse şükretmeyi unuttu. Manevi sıkıntılarımızın kaynağını, yetinmeme duygusu oluşturmakta. Hep daha fazlaya, daha iyiye, daha güzele şartlanmışlık içersindeyiz.

        Aza kanaat etmeyen çoğu bulamazmış. İnsanoğlu, kendinde var olanların ve yaşadığı hayat içersinde elde ettiklerinin kıymetini bilmeli. Sahip olduklarına şükrederek, insanlık erdemini zedelemeyen yeni kazançlar peşinde koşulabilir. Mutluluğun sırrı da bu olsa gerek…
Zaman, kesintisiz akan bir nehre benzetilebilir. Canlı cansız hiçbir varlık, zamanın aşındırmasına karşı koyamaz. Değişimden kaçınmaya çalışmak, akıntıya kürek çekmek misali boşunadır. Hal böyle olunca, değişime direnmek yerine değişimi kabullenmek ve olumsuzluklarını azaltmaya çalışmak daha akılcı olacaktır.
        Şükretme, bugüne aittir. Yarınlar içinse yeni hedefler gözlenmelidir. İnsanlığın gelişimi de, bugününü dününden daha kazançlı yapabilmeye bağlıdır. Yaşanılan hayat içersinde hep yeni umutlar peşinde koşmalı, hep yeni ufukları gözlemeliyiz. İnsanı hayata bağlayan umutlardır. Gerçekleşen her umut sonrası, yeni umutlar doğar. Gerçekleştiremediğimiz umutlarsa; bizi hayata küstürmemeli, aksine daha gerçekçi ve daha deneyimli olarak belirlenen yeni umutlara yöneltmelidir. Bugün gerçekleştiremediklerimizin yarınlarımızda da gerçekleşmeyeceği düşüncesi bizi hayata yenik düşürür. Oysa hayat, bir hazinedir ve durmaksızın koşmayı gerektirecek zenginliklerle doludur.
        Zirve, ulaşıldığı anda zirve olmaktan çıkar. Çünkü zirve üstü yeni doruklar vardır ve bu gerçek, ancak belirlenen zirveye çıkıldığında fark edilir. Hedeflenen zirvede bir müddet dinlenmek, hem yorgunluğu atma hem de yeni zirvelere hazırlanma yönüyle faydalıdır. İnsan hayatı da, zirve yolculuğu benzeri hep yeni gelişmelere açıktır. Dün, dünde kalmıştır; bugünse yaşanılmaktadır. Yarınlarınsa ne olacağı belirsizdir. İnsanoğlu, zaman yolculuğunda olumlu olumsuz etkenlere karşı hazırlıklı olmalıdır. Zira kader mefhumunun bizi hangi bilinmezlere sürükleyeceği meçhuldür…
        İnsan, mutlaka iyi şeylere layıktır ve her insan, insanca yaşayabilmelidir. Güzel yaşamak, sadece birilerinin tekelinde değildir. Mutsuz çoğunlukların kuşattığı bir ortamda, bir kısım insanın mutluluk çığlıkları uzlaşmaz nefretlere yol açabilir. Hiç kimse, kendi yaşantısını diğer insanların üstünde görmemeli ve görkemli hayatının yapısını birilerinin mağduriyeti üzerine kurmamalıdır. Şüphesiz tamahkâr değil kanaatkâr olabilmek, erdemli yaşamanın temelidir. Toplum huzurunun sağlanmasında, insanoğlunun düzeyli ve onurlu yaşamasının katkısı büyüktür.
        Gören insan, acı çeker. Bu acının kaynağını, başkalarının sıkıntılarını fark etmek ve onlara yeterince yardımcı olamamak düşüncesi oluşturur. Haline şükretmek, bu noktada yeterli değildir. Başkalarının acılarını paylaşabilmek, onlara yapılabilecek yardımlarda bulunmak gerekir. Seçkin insanın tavrı, bu olmalıdır. Çünkü imtiyazlı yaşamanın çerçevesini, bütün insanlara sevgiyle yaklaşabilmek ve dünya nimetlerini kardeşçe paylaşabilmek oluşturur.
        Sahip olduğumuz şeylerin geçici bir süre bize ait olduğunu unutmamalıyız. Kendimizin kime ait olduğunu da belirlemek ve bu aitliğe uygun yaşayıp, yaşamadığımızı sorgulamak gerekir. Çağlar öncesinin büyük ozanı Yunus Emre’nin söylediği gibi :”Mal sahibi mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan”
       Gönül ferahlığı içinde sağlıklı yaşıyor olmanın bile şükretmeye değer olduğunun unutulmaması ve yaşanan acılara rağmen yarınlara umutla bakılması dileğiyle…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.