Total Banner
MERKEZ SAĞIN EN ÖNEMLİ İSMİ İYİ PARTİ’DEN ADAY ADAYI
784 okunma

MERKEZ SAĞIN EN ÖNEMLİ İSMİ İYİ PARTİ’DEN ADAY ADAYI

Denizli’de Merkez sağın en önemli isimlerinden olan Uğur Çizmecioğlu İYİ Parti’den aday adayı oldu. Neden İYİ Partiye gönül verdiğini, siyasi geçmişini, güncel sorunları ve birçok şeyi Çizmecioğlu ile konuştuk ve neden aday adayı oldunuz? Sorusuna, “Bu mücadeleye verebileceğim katkılarım olduğunu düşündüğüm için milletvekili aday adaylığı sürecine dâhil oldum ”dedi.

ABONE OL
01/04/2023 10:28
MERKEZ SAĞIN EN ÖNEMLİ İSMİ İYİ PARTİ’DEN ADAY ADAYI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

-Öncelikle İYİ Parti’den Milletvekilliği Aday Adaylığınız hayırlı uğurlu olsun. Sizi tanıya bilir miyiz? Uğur Çizmecioğlu kimdir?

1972 yılında Denizli’de babası esnaf annesi ev hanımı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmişim. İlk, orta ve lise öğrenimini Denizli’de tamamladıktan sonra, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Kendime ait Hukuk Büromda, yine avukat olan eşim Hilal Hanım ve diğer avukat arkadaşlarımla birlikte 23 yıldır Denizli’de serbest avukatlık yapıyorum. Yıllardır da birçok sivil toplum kuruluşunda aktif görevler yaptım. Benim için belki de her şeyi ifade eden, iki evladım var.

-Siyasi deneyimlerinizden bahseder misiniz?

 Siyasi hayatım henüz 18 yaşını doldurduğu yıl olan 1990 yılında Doğru Yol Partisi’ne üye olarak başladı. 2017 yılına kadar sürecek olan Doğru Yol Partisi (Demokrat Parti) içindeki siyasi hayatımda sırasıyla, DYP Denizli Gençlik Kolları İl Başkanlığı, üst kademe DYP (DP) Denizli Merkez İlçe Başkanlığı, DYP (DP) Denizli İl Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlendim. 2017 yılında Sayın Meral Akşener’in liderliğinde kurulan İYİ Parti’de, Kurucu Denizli İl Başkan Yardımcısı idim. O süreçte Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu olmam hasebiyle de, 2018 yılında yapılan genel seçimlerde Seçim Koordinasyon Kurulu Başkanı olarak Denizli ilinde seçim sürecini yürüttüm. 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde de, Denizli’deki iki merkez ilçeden biri olan Pamukkale İlçesinden Belediye Meclis Üyesi seçilerek, aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi oldum. Son olarak Denizli Büyükşehir Belediye Meclisinde İYİ Parti Grup Başkan Vekilliği görevini yürüttüm.

-Neden İYİ Parti peki?

Özellikle iktidarın devlet imkanlarını da kullanarak çatışma ve ötekileştirme üzerine inşa ettiği bu siyasi atmosferden kendilerini kurtaramayan, aslında kurtarmak da istemeyen mevcut siyasi partilerin varlığı, siyasi arenayı tıkanma noktasına getirmişti. Siyasetteki hadsizlik, nobranlık, seviyesizlik ve ben yaptım oldu keyfiliği alabildiğince yayılmıştı. Bu noktada siyasette etkin olacak yeni bir merkez partiye ihtiyaç vardı. İşte tam da bu noktada Sayın Meral Akşener yeni bir parti kurma çabasına girdi ve biz de aktif siyasete kısa bir aradan sonra tekrar geri döndük. Yani merkez sağ içeresindeki yıllara sari mücadelemizi, daha etkin yürütebileceğimiz mecranın İYİ Parti olduğunu düşündüğümüz ve iyi partinin merkezde yer alan bir parti olmasına siyasi duruşumuz ve birikimimiz ile katkı sağlayabileceğimizi düşündüğümüz için, İYİ Partide yeniden aktif siyaset yapmaya başladık.  

-Nereden aklınıza geldi aday adayı olmak ve milletvekilliğine doğru yürümek?

Aslında siyasette siz bir yerlere aday olamazsınız. İçinde bulunduğunuz kitle sizi adaylığa sürükler. Bu nedenle siyasette aday olmak istedikleri için aday olanlar, bu arenada başarılı olamazlar. Biz de bugüne kadar teşkilatlarımız bizi nerede görmek istediyse, işin aslı kendimizi orada bulduk. Dolayısıyla milletvekili aday adaylığı öncelikle bizim isteğimizden daha çok partililerimizin ve hatta vatandaşlarımızın bir isteğiydi. Yaklaşık 30 yıldır aktif siyasetin içinde yer almamız da siyaset camiasında böyle bir beklentiye de neden oldu. Tabi bunlar benim dışımdaki etken olan unsurlar. Esasen bende var olan ve beni milletvekilliği aday adaylığına sürükleyen, bendeki etken öğe ise, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünde kendisini buluyor. Diyor ki; büyük önder “şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcınız kendiniz olun.” Bugün bu anlamda her birimizin ülkemizdeki yönetsel anlamdaki keyfiliğe, vurdum duymazlığa, başı bozukluğa, tek adamlığa, kendi bulunduğu mecrada tepki vermesi gerektiğini düşündüğüm için bu yöndeki kendi çabamı göstermek adına ve bu mücadeleye verebileceğim katkılarım olduğunu düşündüğüm için millet vekili aday adaylığı sürecine dahil oldum.     

-Siyaset deyince aklınıza ne geliyor?

Siyasetçi bir kimliğim olsa da, ben de nihayetinde halk olarak nitelendirilen o kitlenin bir unsuruyum. Bu nedenle tıpkı halkımızın önemsenecek bir kesimin, siyaset ve siyasetçi denince pek de sempatik ve sıcak şeyler düşünmediği gibi, doğrusu bende de ilk anda olumlu şeyler düşünmüyorum. Ama halkın içinde ve halk için siyaset yapanları gördüğüm zaman, siyaseti kirletenlerin yanı sıra, bu ülke ve bu ilke insanı için mücadele edenlerin varlığı beni yine de olumlu düşünmeye sevkediyor. Bu anlamda siyasetin insana ve insanlığa hizmet için muazzam bir vesile olduğunu düşünüyorum. Doğrusu siyaset deyince aklıma zaman zaman gelen şeylerden biri de ailemden uzak kalmanın verdiği burukluklar. Ama şükür ki, ailem siyasetteki bu uğraşıma bugüne kadar hep destek verdi. Özellikle sevgili eşim Hilal hanımın hakkını nasıl öderim bilmiyorum. Sağ olsun.

-Milletvekilliğinde mesleğinizin avantajını yaşayacağınızı düşünüyor musunuz?

Elbette. Çünkü nihayetinde 14 Mayıs’ta yapılacak seçim, TBMM seçimi, yani yasama organının seçimi. Dolayısıyla yasama faaliyetlerinin olduğu organda da, hukuki bilgilerinden dolayı da esasen avukatlar etkin olacaktır. Ki bu nedenledir ki, bugüne kadar da meclisteki en etkin meslek grubu hep avukatlar olmuştur. Bugün bile meclisin neredeyse %20’si avukattır zaten. Biliyorsunuz, hukuk normatif bir bilimdir. Yani toplumsal değer yargıları üzerine kuruludur. Tarihte de toplumun varlığının ve değer yargılarının korunması adına yasal düzenlemeler yapma zorunluluğu, yasama meclislerinin oluşmasına neden olmuştur. Yasama meclisleri de tarih boyunca daha ziyade hukukçulardan oluşmuştur. Bu anlamda avukat olmamın elbette yasama işleyişinde katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ama pek tabiidir ki, yasama faaliyetleri içinde her meslek grubundan ve daha da önemlisi halkın her kesiminden temsilcilerin olması, halkın gerçek temsili anlamında da ziyadesiyle önemlidir. Bunu da unutmamak gerekir.

-Ülkemiz ve Denizli’nin sizce en büyük problemleri nelerdir?

Aslında son yılarda ülkede sorun olmayan neredeyse hiçbir şey kalmadı dersem hata yapmış olmam. Yani her şey sorun. Ülke sorunlar yumağı haline geldi anlayacağınız. Zaten sizler de görüyor ve hissediyorsunuzdur bunu. Terör, işsizlik, eğitim, gelir dağılımdaki eşitsizlik, enflasyon, yolsuzluklar, düşünce özgürlüğü, güvenlik, sağlık, adalet, bürokrasi hep sorun. Ama belki de bunlardan daha da önemlisi artık son dönemlerde ayyuka çıkan tek adam yönetiminden kaynaklı yönetimsel sorun. Daha doğru söyleyişle ülkenin yönetilememesi sorunu. Bu yönetilememe sorunu, yerel de kendini elbette hissettiriyor.

-Bir sloganınız var mı?

Şahsen bir sloganım yok tabii ki. Öyle bir uğraşının içine de girmedim doğrusu. Ama siyasette eskiden beri siyasi partilerin her seçim dönemine mahsus söylemleri olmuştur. Biz de bu seçim dönemi için “Tarih Yazacağız, Az Kaldı” diyoruz.

-İdeal bir milletvekili nasıl olmalı sizce?

Bence ideal bir milletvekili, temsil kabiliyeti anlamında yeterli donanıma sahip olmalı mutlaka. Ama vekil olduğunu da unutmamalı, yani asil olan halkından da kopuk olmamalı.

-Mevcut projeleriniz var mı? 

Aslında projeler yasama organından daha çok icra makamına yöneliktir. İnşallah 14 Mayıs’ın ardından iktidar olduğumuzda, icra makamı olarak biraz önce bahsettiğim sorunların giderilmesine yönelik elbette çözümlerimiz olacaktır. Zaten bu çözüm önerilerimizi ve bilinen tabirle seçim vaatlerimizi de seçim kampanyası boyunca halkımızla paylaşacağız ve onlara anlatacağız. Ama şu kadarını söyleyeyim, tüm vaatlerimiz akılcı, gerçekçi ve halkımız merkez alınarak hazırlanmıştır.

-Son olarak ne söylemek istersiniz?

Siyasetin normalleşmeye ihtiyacı var bence. İşte bu normalleşme sürecinde 14 Mayıs tarihi bu nedenle çok önemli. Elbette hepimiz aynı düşünmek zorunda değiliz, farklı düşünenler de olacak mutlaka. Ama özellikle son yıllardaki halkımızın ekseriyetle hazzetmediği siyasi iklim, siyasi atmosfer, halkımızı kutuplaşmalara sürüklenmesi kimleri mutlu ediyor bir düşünmek lazım. Ben inanıyorum ki, 15 Mayıs sabahına Büyük Türkiye’ye uyanacağız.

– Teşekkür ederim.

-Ben teşekkür ederim.

Aslıhan Kılıçelli- özel haber

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.