LİTVANYA’NIN BAŞKENTİ VİLNİUS VE BİR DİĞER ŞEHRİ TRAKAİ’DE YAŞAYAN KARAY TÜRKLERİ
Geçen hafta basından duymuşsunuzdur, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, Litvanya’nın başkenti Vilnius’da gerçekleşti. Litvanya’nın bu kadar çok adı geçince, güzel anılarımın geçtiği Litvanya’yı anlatmak istedim : Litvanya, Kuzey Avrupa’da bulunan Baltık Ülkeleri’nden biridir. Bizim Baltık Ülkeleri gezimizin ilk rotası, coğrafi konum olarak Avrupa’nın tam ortasında yer alan Litvanya Ülkesi’ydi.
Türkiye’ye göre ise Kuzey Avrupa Ülkesi. Litvanya’nın güneyinde Polonya, kuzeyinde Letonya, doğusunda Beyaz Rusya, batısında Rusya’ya ait olan Kaliningrad şehri bulunmakta. Biz bu gezimizde Litvanya’nın başkenti Vilnius’da konakladık. Vilnius, Litvanya’nın en büyük ve en gelişmiş şehri. Vilnius ismi, Litvanya’dan Beyaz Rusya topraklarına akan Vilnia Nehri’nden almış. Vilnius, Litvanya’nın güneydoğusunda yer alıyor. Litvanya’da gezerken bizi heyecanlandıran bir durum da Litvanya’nın diğer bir şehri olan Trakai’de Türklerin yaşamasıydı.
Peki Türkler buraya nasıl gelmiş ? Karay Türkleri, 1300 ‘ lü yıllarda Kırım’a göç etmiş. Yemek kültürlerini ve toprak işletmeciliğini öğretmeleri için Kırım’dan Litvanya’ya getirtilmişler ve buraya Trakai şehrine yerleştirilmişler. Musevi olan bu Karay Türkleri yüzyıllardır bu bölgede hayatlarını sürdürmeye devam etmişler. Benim de burayı gezerken öğrendiğim, İstanbul’daki Karaköy’ün isminin bu Türklerden aldığıydı. Karay Türklerii, “ Karay-köy “ ismi ile Karaköy’de ikamet etmişler. O günden bugüne ismi Karaköy olarak kalmış. Bizim günübirlik gittiğimiz Trakai şehri, Litvanya’nın en çok turist çeken bölgesi. Oraya vardığımızda gördüğümüz ilk manzara, sakin bir doğa güzelliğine sahip Galve Gölü oldu. Gölün ortasında büyük bir ada, adanın üzerinde de kiremit renginde mimarisiyle dikkat çeken bir kale bulunuyor. Bu adaya ve kaleye gitmek için tahta bir köprüden geçiyorsunuz. Kalenin içinde müze şeklinde birçok oda var.
Bir oda da Karay Türkleri’ne ayrılmış. Gölde tekne, deniz bisikleti ya da kano kiralayarak dolaşabiliyorsunuz. Gölde başka çok sayıda irili ufaklı adalar da bulunuyor. Biz buraya gelmişken Türklerin işlettiği bir lokantaya oturduk. Meşhur yemekleri kıbını yedik. Kıbın, mantı hamurunun büyüğü ve içinde kuşbaşı et bulunan bir yemek. Ben biraz Eskişehir’de yediğim çiğ böreğine benzettim. Vilnius’da ilginç bir yerleşim de kendi özerk cumhuriyetlerini kurmuş olan Uzipis Cumhuriyeti. Vilnius’un içinde bulunan farklı bir bölge. Resmi olarak ayrı bir devlet olarak kabul edilmiyor. Ama kendi bayraklarıyla, başkanlarıyla, ordularıyla ve anayasalarıyla ayrı bir devlet kurmuşlar. Girişte Özerk Uzipis Cumhuriyeti yazan levhaları bile var. Bu bölgenin sokak ve caddelerini gezebiliyorsunuz. Pauipo adlı cadde üzerinde kendi anayasalarının her ülke dilinde yazılmış birçok levhalar asılı.
Bu levhalardan birinde Türkçe yazılı. Turistler burayı görmeden geçmiyor. Vilnius’ta gezebileceğiniz diğer yerler ; Old Town denilen gotik mimariyle yapılmış binalardan oluşan Eski Şehir Bölgesi, Litvanya Ulusal Müzesi, Vilnius Katedrali ve Meydanı, meydanın tam ortasında bulunan şehrin kurucu kralı Gediminas Heykeli, Vilnius Üniversitesi, Şafak Kapısı, Gediminas Kalesi, Soykırım Kurbanları Müzesi, Üç Haç Tepesi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’dır. Gezilecek yerlerin çoğunu Eski Şehir Bölgesi’nde görebilirsiniz. Burada tattığım farklı bir içecek de Alao Vera ve Coconat karışımlı meyve suyuydu. İçinde Aloe Vera parçacıkları var. Ben pek beğenmedim ama değişik bir tat. Vilnius’a gitmek isterseniz Türkiye’den Vilnius’a direkt uçuşlar bulunuyor. Vilnius Havaalanı, şehir merkezine sadece 7 km uzaklıkta. Ülkeye gidilecek en güzel mevsim yaz mevsimi.
Bol gezili günleriniz olsun...Yolunuz açık olsun