0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Londra Gezi Yazımla Selamlar… İngiltere’nin kalbi, başkenti Londra. Ayrıca Büyük Britanya (İngiltere, Galler, İskoçya) ve Kuzey İrlanda’yı içine alan Birleşik Krallığı’n da başkenti. Birleşik Krallık, anayasal monarşi ve parlamenter demokrasi ile yönetilmekte. Londra’da keşfedilecek çok yer var. Londra gezimizde ilk durağımız; Parlamento Binası’ydı. Bina önceleri Westminster Sarayı olarak bilinirmiş. Parlamento Binası’ndan biraz ilerlediğimizde sağda şehrin sembollerinden olan Dünya’nın 2.büyük dört taraflı Big-Ben Saat Kulesi  karşımızda. Biraz yürüyünce Thames Nehri ve üzerinde bulunan Westminster Köprüsü geliyor. Köprüden bakıldığında, Thames Nehri ve nehrin kenarında yine şehrin sembollerinden olan devasa büyüklükteki London Eye Dönme Dolabı dikkat çekiyor. Köprüden yaya ve araç trafiği için geçiş yolu var. Köprüde fotoğraf molası verip, dönme dolaba binerek tepeden Londra manzarasının keyfine varabilirsiniz. Şehrin diğer önemli köprüsü de Tower Köprüsü. Thames Nehri üzerinde bulunan bu köprü, iki büyük kuleden oluşuyor. Kulelere çıkmanız da mümkün.

Nehir trafiğini rahatlatmak için köprü  çılabilir bir işleve sahip. Köprüde araç ve yayalar için de geçiş yolu bulunmakta. Londra’da devlet müzeleri ücretsiz. Bu müzelerden en önemli olanı British Müzesi. Dünya’nın en büyük ve de en çok turist çeken müzesi. Sebebi, Dünya’nın farklı ülkelerinden toplanan eserlerin bu müzede sergilenmesi. Giriş ücretsiz. Müzeye girişte merdivenlerde sizi devasa büyüklükteki iki aslan heykeli karşılıyor. Aslanların üzerindeki yazıda, Türkiye’den getirildiği yazıyor. Avrupa’da gördüğümüz müzelerde Türkiye’den getirilen eserleri görmek bizi üzüyor. Bu müzede Türkiye’ye ait çok eser var. Mezopotamya Odası diye adlandırılan bölümün tamamı Bodrum’dan arkeolojik kazılardan çıkartılan eserlerden ve Halikarnas Mozolesi’nden oluşuyor. Didyma, Miletos, Symrna, Ephesus, Knidos, Priene, Truva eserleri, İznik Çinileri, İslam Eserleri de bu müzede sergileniyor. Müzenin ilgi çeken diğer odası da, Mısır Medeniyeti’ne ait firavun mumyalarının, piramitlerinin ve eserlerinin bulunduğu oda. Bu müzenin tamamını gezmek bir gününüzü alacaktır. Şehrin diğer önemli müzesi de Ulusal Galeri’dir. Trafalgar Meydanı’nda bulunan bu müzede, Eski Çağ’dan günümüze kadar olan döneme ait eserler sergileniyor. Trafalgar  Meydanı, Londra’nın en büyük ve de anıtları, heykelleri, çeşmeleri, güvercinleri ile şehrin en keyifli meydanı. Bir o kadar kalabalık. Meydanda 50 mt.uzunluğundaki Nelson Sütunu dikkati çekiyor. Şehrin diğer ünlü meydanı da Picadilly Meydanı’dır.

Mitolojide geçen, attığı okla insanları birbirine aşık eden Eros Heykeli, bu meydanda bulunuyor. Londra’da görmeniz gereken diğer bir yapı da Buckhingam Sarayı. Kraliçe halen bu sarayda kalıyor. Kraliçe sarayda ise sarı, kırmızı, mavi renklerden oluşan bayrak göndere çekiliyor. Sarayın bazı odaları ziyarete açık. Sarayın bahçesinde sabah saatlerinde bizim de izleme imkanı bulduğumuz saray nöbetçilerinin nöbet değişimini izleyebiliyorsunuz. Londra’yı gezerken parkların ve yeşilliğin oldukça fazla olduğunu görürsünüz. Bizim gördüğümüz parklar; şehir merkezinde bulunan Hyde Park’ı ve St.James Park’ı. Hyde Park, ulusal sanatsal etkinliklerin yapıldığı önemli bir park. Bu parklar ve park içindeki hayvanlar, Kraliyet’e ait. Bu yüzden hayvanlara dokunmak, havuzlara yem atmak yasak. Parklara giriş ücretsiz. Londra’da alışveriş yapabileceğiniz en hareketli caddeleri; Oxford Caddesi, Covent Garden Caddesi, Carnaby Caddesi’dir. Picadilly Meydanı yakınında bulunan, benim de içinde kaybolduğum büyük bir yerleşim alanı Çin Mahallesi de görülmeye değer.

Londra sokakları o kadar hareketli ki, her an bir etkinlikle karşılaşabilirsiniz. Biz de gezerken markalı spor arabaların şovuna rastladık. Londra’da olmak o kadar keyifli ki, buraya tekrar gelebilirim diyebileceğiniz bir şehir. Sizin de Londra’ya gitme düşünceniz olursa bu şehre uzun zaman ayırın. Bol gezili günleriniz olsun…