Bir dolunay vardı
Yalnızlığımı paylaşan
Bir de kan kırmızısı şarap
Yokluğun yoksulluğumun iflah olmaz çığlığı…
Gün ışır da Bekilli düzüne
Salkım salkım düşerdin akla
Belleğimde demlenirken anılar
Yüzümde paramparça bir hüznün gölgesi…
Say ki, bedenim bir kadehtir sana
Uzansak toprağa boylu boyunca
Uzak düşerdi bizden
Bağ bozumu yalnızlıkların hınzır ağrısı…
Sevgiliye sunulmuş bir şaraptır ömür
Mayası ayrılık, şırası sevda
Kıvamını bulsa da yürek mahzeninde
Nedense sonu hep hüsrandır aşkın…
NİYE
‘Gel’ diyordunuz geldim
Daha içeri girmeden
Bu ‘Git’ demeler niye?
‘Koş’ diyordunuz koştum
Daha sona gelmeden
Bu ‘Dur’ demeler niye?
‘Bak’ diyordunuz baktım
Daha fikrim söylemeden
Bu ‘Yok’ demeler niye?
‘Sor’ diyordunuz sordum
Daha cevap almadan
Bu ‘Sus’ demeler niye?
‘Seç’ diyordunuz seçtim
Daha elime almadan
Bu ‘Koy’ demeler niye?
‘Al’ diyordunuz aldım
Daha açıp bakmadan
Bu ‘Ver’ demeler niye?
‘Yat’ diyordunuz yattım
Daha uykuya dalmadan
Bu ‘Kalk’ demeler niye?
‘Git’ diyordunuz gittim
Daha yola çıkmadan
Bu ‘Kal’ demeler niye?
GÜNDEM
20 Nisan 2024GÜNDEM
20 Nisan 2024ÇEVRE
20 Nisan 2024EKONOMİ
20 Nisan 2024GÜNDEM
20 Nisan 2024GENEL
20 Nisan 2024GÜNDEM
20 Nisan 2024GENEL
20 Nisan 2024YAZARLAR
20 Nisan 2024ÇEVRE
20 Nisan 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.