Total Banner
AİT OLMAK
336 okunma

AİT OLMAK

ABONE OL
25/11/2022 09:25
AİT OLMAK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Barınma ihtiyacı sadece fiziksel barınma değildir. Duygusal olarak barınmaya da ihtiyaç duyarız. Yani sadece bir çatı dört duvar içinde olmak değil, sevdiklerimizin gönüllerinde de barınmak, kabul görmek, onaylanmak isteriz. Duygusal barınma ihtiyacı yalnızca insanlarda değil, hayvanlarda da vardır.

Ait olmak; bir gruba, bir millete, bir ülkeye, bir aileye ait olmak, duygusal barınmayı beraberinde getirir. O kadar önemlidir ki ait olmak, hiçbir aidiyet duygusu olmayan insan dalından düşmüş kuru bir yaprak gibi rüzgâr nereye götürürse oraya savrulur ve en sonunda ufalanıp yok olur.

2015 yılında intihar eden Trans birey Eylül Cansın, aidiyetin ne kadar hayati önem taşıdığının çarpıcı bir örneğidir. Cansın, sosyal medyada ‘hiçbir yere ait olamadığını, toplumun trans birey olduğundan dolayı onu kabul etmediğini ve bununla başa çıkamadığını’ belirttiği bir video yayınladıktan sonra hayatına son vermiştir. Bu tür örnekler bize aidiyetin, bağlanma ve sevgi ihtiyaçlarının insan yaşamındaki öneminin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.

Kabul görmeyi, sevilmeyi, onaylanmayı, dâhil olmayı beraberinde getirir ait olmak. İlkel çağlardan bu yana gelen birlik olma, gruplaşma ve lidere olan bağlılık gibi toplumsal durumların altında da ait olma ve onaylanma ihtiyacımızın karşılanması yatmaktadır.

Bireysel açıdan aidiyet ihtiyacının temelinde kimliğin oluşması vardır. Birey ne kadar bir gruba ait olursa, kendini o grup üzerinden tanımlaması ve özdeşleştirmesi kolay olacaktır. Bu aile olur, vatan olur, grup olur. Kişi aidiyet duyduğu grubu içselleştirdikçe, kendini o grup üzerinden tanımlamaya başlar.

Ait olma, bağlanma ve sevgi ihtiyaçlarının belirgin olarak ortaya çıktığı dönem ergenlik dönemidir. Bu dönemde bireyler kendi kimliğini bulma ve kimlik karmaşasından kaçma eğilimindedirler. Bu dönemde kabul görme, onaylanma ve ilgi ihtiyacı çok büyük önem taşımakta ve bireyin benliğinin oluşumuna katkı sağlamaktadır. Her birey önce ülkesine, sonra milletine, sonra varsa ailesine ait olarak doğar. Büyüdükçe bir okula, okul içinde bir sınıfa ve bir arkadaş grubuna ait olur. Giderek bu alanlar çoğalır. Ne kadar çok gruba aitseniz o kadar gelişir kendinize güveniniz

Ailesinden yeterli ilgi görmeyen, yalnız bırakılan çocuklar bu duyguyu dışarıda tatmin etme yoluna gider ve yanlış grupların içine girebilirler. Aynı şekilde okulda veya dışarıda kabul görmeyen, arkadaş edinemeyen çocuklar da ait olma ihtiyacını yasadışı gruplarda, çete ve örgütler içinde tatmin yoluna gidebilirler.

Öyle büyük bir eksikliktir ki ait olmamak, bir gruptan kabul görüp ona ait olmak için her yolu denetir insana. Alkole de başlatır, uyuşturucuya da, suç da işletir, silah da kullandırır.

Ailesine, topluma, okulda ve arkadaş çevresinde bir gruba ait olan ve olduğunu hisseden, daha doğrusu hissettirilen bireyler ise özgüveni tam olan, umut dolu, mutlu bireylerdir. Dara düştüğünde arkasında duracak, yanlışı doğruyu gösterecek, hata yaptığında affedecek, doğru yaptığında sırtını sıvazlayacak, ağladığında omuz verecek birileri vardır onların hayatında. Her zaman güvenecekleri ve güvenen birileri vardır. Böylece onlar yanlış yönlere kaymazlar, kayacak gibi olsalar da çekilip çıkarılırlar.

Bu konuda en büyük görev ailelere ve öğretmenlere düşüyor. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza onu bir birey olarak ailenin, okulunun bir parçası olarak kabul gördüğünü hissettirmek, onu onayladığımızı göstermek, her alanda desteklemek, cesaret vermek, kendini tanımlamasını ve aidiyet duygusunu geliştirecektir. Aksine onlara dışlandıklarını hissettirecek her türlü eylemden kaçınılması hayati önem taşımaktadır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.